Konumuz mevsimine göre çiçekler olsun. Aylardan da Şubat… Hangi çiçekler Şubat`ın payına düşmüş bilir misiniz? Ben de yeni öğrendim ve çok şaşırdım: GÜL`LER… Yanlış duymadınız Şubat ayında Güller yetişiyormuş.
Ne tevafuk ya Rabbi! Sen Gülleri Şubat`ta kanlarıyla mı suladın da ümmet bu ayı “Şehadet Ayı” diye belledi.
Bir Metin Yüksel gülünü Fatih cami avlusunda kırmızıya boyatıp al kanıyla huzuruna aldın ya, bir uyanış bıraktın geride kalanlara….
Ya Üstad Hasan el Benna`ya ne demeli… Mısır`ın mazlum şehidi…
Sonra ta Amerika`dan gümbür gümbür sedasıyla meydanları dolduranları uyandırmayı hadefleyen bir siyahi… Bir Malcolm X… Bir Şubat Şehidi…
1926`nın 4 Şubat`ında bir mazlum daha darağacına zulmen asılırken İskilip`te, Peygamberi karşısında durmuş ağuşunu açmıştı Atıf Hocaya. Ne çiçeklerdi o şehitler, şubat şehitleri…
Kesme güllere iyi bir bakım uygulansaymış ömürleri iki katına uzayabilirmiş. Öyle diyor bahçıvanlar. Oysa siz, sonsuz hayatın ömrüne uçtunuz gülüm. Öyle bir bakım uygulandı ki sizlere, ne anlar dünya bahçıvanları… Cennet bahçesinin Kevser`i/gülleri oldunuz. Mekânınız yeşil kuşun kursağı, konağınız Tuba ağacının dalları…
Ah be gülüm! Sen şubatta atıverirken kan kımızı sulakta, ruhuma ilmek ilmek dokunan soğuk dahi uyandırmadı beni uykudan. Ne şubatın soğuğu ne şehadetin sıcaklığı… Atıl, tembel ve kozasından çıkmayan bir ölgün… Ben şefaatine muhtaç ve biçare… Sen ruhu enginlerde uçuşan mavi atlas iklimin özgür şehidi Metinim, el Bennam, Malcolmum, Atıfım… şehidim…
Çiy düşer ya yaprağın üzerine… Süzüle süzüle, nazlı nazlı yeşil kuşun kuşağındaymışçasına…
Öyle işte, öyle bir süzülüşün var şehidim ruhumun yaprağında, öyle bir süzülüşün var dünyanın dağdağasında…
Ne naz o Allah`ım ne süzülüş….
Sanki Fatih Camii`nin avlusu değil Tuba ağacının yapraklarından süzülüyor.
Sanki el-Benna`nın bağrında kırmızı bir GÜL açıyor. Kurşun değil gül taşıyor melekler. Böğrü gülistan, ruhu atlas bir iklim…
Sanki konferans salonunda onca siyah(lık) içinde melekler gülüyor sana Malcolm kardeş… Siyah gülü sende gördük amma yabancısı değiliz. Bir Ammar bir Sümeyye`nin varisi olan ey cennetlik şehid…
Ve Atıf hocamız… alnına peygamber busesi değen şehid… Savunmayı vuslatın engeli, rüyasını özlemin müjdesi gören hocam. Melekler mi fısıldadı da geçiverdin canından gözümün nuru ey şehid…
Ve şubatın soğuğundan dört mevsime pay düştü.
Yayılıverdi şehid ve şehadet, mevsimsiz ve zamansız...
Ne kuzeyi tanıdı ne güneyi. Ne doğuyu belledi ne batıyı.
Yeryüzü Allah`ındır deyip dört bir yana saçtı güllerini.
Gülistana dönen coğrafyalarda kazanımlar oldu şehid şehid.
Ölüm yok oldu gülüm, ölüm yok oldu. Ölümü öldürdük işte. Sonsuzluk bizim oldu. Boy boy açıverdi sonsuzluk gülleri.
Şubat, şehit ve şahadet…. Aşk üçgeni bu olsa gerek.
Bir ay ki bağrında ilahi bir nefes, şehadetine heves olsun.
Bir ayki dirilişe/uyanışa muştu olsun.
Adı şubat yüreği sıcak olsun.
Allah onlardan razı olsun.