Mehmet Ali Gönül
Boğuluyoruz. Gündemin anlık ve sürekli değişkenliği içinde savrulup giderken, kendimizi unutuyoruz. Benliğimizden neler kaybettiğimizi fark edemiyoruz. İç alemimizden uzaklaştığımızın farkında mıyız? Huzur ve sükûnet içinde yüreğimizi dinlemeye, kendimizle Baş başa kalmaya ihtiyacımızın olduğunu, bu kargaşanın içinde unutup gidiyoruz. Bazen yalnızlığın bazen muhabbetin bazen de bir secdenin unuttuğumuz lezzetine hasret duyuyoruz. Şehir ve kalabalık, şehir ve yalnızlık… Sonra birden bir şeyler duyuyorsun; ruhunun, özlemini çektiği ince dokunuşlar… Hani açık bir pencerenin önünden geçerken içerden gelen sese gayri ihtiyari verdiğimiz tepki gibi. Algıda bir seçicilik oluşuyor hemen yanı başımızda. Ruhun, kimyan ve mayan buna hasret ya! İşte öylesi sözler duydum, öylesi hasret okşadı ruhumu. Kelimeleri ilahi kaynaktan beslenen sözler… “…Allah yanında ise sana karşı kim olabilir? O sana karşı ise yanında kim?.. Allah sevgisini kazandıysan ne kaybetmiş olabilirsin? Hiçbir şeyi kaybetmezsin. Allah`ın sevgisini kaybettiysen, ne kazandın ki? Hiçbir şeyin yok. Allah sevgisi olarak sonuç; kazançlar ve yararlar sayısızdır. Onlardan biri de Allah seni severse diğer yarattıkların kalbine sana karşı sevgi doldurur. İnsanlar seni severse bu paha biçilmez bir hazinedir. İnsanlar seni sever, yanında olanlar da seni severler. Allah seni severse sana hikmet verir. “Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir.”(Bakara/269) Allah kuluna hikmet verirse, o kul sınırlı gelirle bile memnun olur. Hikmetsiz olan kimse ise sınırsız gelirle dahi memnun olmaz. Hikmetli olan kimse beğenilmeyen eşten bile memnun olur. Hikmetsiz olan ise en iyi kadınla da memnun olmaz. Hikmetli olan kimse düşmanını dost yapar. Hikmetsiz olan kimse arkadaşını düşman yapar. Allah bize hikmet verirse paha biçilmez bir değerimiz var. Allah kuluna, kaderine razı olduğu için (sabırdan dolayı) hikmet verir. İşte bu, Allah sevgisinin yararlarından birisidir. Allah sana hikmet verdiyse sana huzur vermiştir. Huzur benim memnuniyetimin halidir; saadet, iyimserlik, güç ve özgüvendir. Bu huzura sahipsen, her şeyini kaybetsen bile mutlusun. Bu huzuru kaybedersen, her şeye sahip olsan bile yine mutsuz olursun. İnsana hikmetsiz birçok lütuf verilmiş olabilir (mal, sağlık, güç, akıl). İşte o, dünyanın en mutsuz insanıdır. Onun için denilmiş ki “Allah sağlık, akıl, mal, güzelliği birçoklara verir. Fakat mutlak huzuru yalnız müminlere verir. Huzur, insan mutluluğu için en önemli nedendir. Bu da Allah`ın sevgisinin en önemli göstergesidir. Allah seni seviyorsa bu büyüleyici bir şeydir; çünkü seni göklerin ve yerin Yaratıcısı seviyor. Elinde her şey olan Yüce Yaratıcı seni seviyor. Elinde olanlar hem altında hem üstünde hem de yanında olanlardır. Elinde senin sağlığın, ailen ve çocukların, hayatın, ölümün ve rızkındır. Onun için insan Rabbini bilirse/tanırsa her şeyi tanır. Allah`ı bilmeyen kimse, her şeyden yoksundur. Sana karşı Allah`ın sevgisinin göstergelerinden birisi de sana memnuniyet/rıza`nın verilmesidir. Kendi durumundan, maaşından, ailenden ve çocuklarından memnun olabilmendir. Memnuniyet, mutluluğun nedenidir. Mümin ise memnundur. Allah`tan başka ilah olmadığına yemin ederim ki Allah`ı bilen bir kimsenin kalbine bakarsak orada mutluluğu görürüz. Bu mutluluk devlet sakinlerine verilse onlara yeterli olur. Allah şöyle buyurmaktadır: “Çünkü namaz insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor.” “Allah`ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut/45) Müfessirler şöyle demişler: “Allah`ı anmanın en büyük yolu namazdır.” Bazıları ise “Bu, namazdayken Allah`ın seni hatırlamasıdır ve O`nun bu anması senin O`nu anmandan daha büyüktür.” Çünkü sen O`nu andığın zaman bir ibadeti yerine getirmiş olursun. Fakat O seni anarsa üzerine memnuniyet/rıza halini indirir. Üzerine huzur ve hikmet indirir… Musibeti beklemek ise musibetin kendisinden daha kötüdür… Bugün dünya büyük musibettedir. Çünkü Allah`tan uzaktır. “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah`ı anmakla huzur bulur.”
Boğuluyoruz. Gündemin anlık ve sürekli değişkenliği içinde savrulup giderken, kendimizi unutuyoruz. Benliğimizden neler kaybettiğimizi fark edemiyoruz. İç alemimizden uzaklaştığımızın farkında mıyız? Huzur ve sükûnet içinde yüreğimizi dinlemeye, kendimizle Baş başa kalmaya ihtiyacımızın olduğunu, bu kargaşanın içinde unutup gidiyoruz.
Bazen yalnızlığın bazen muhabbetin bazen de bir secdenin unuttuğumuz lezzetine hasret duyuyoruz. Şehir ve kalabalık, şehir ve yalnızlık…
Sonra birden bir şeyler duyuyorsun; ruhunun, özlemini çektiği ince dokunuşlar… Hani açık bir pencerenin önünden geçerken içerden gelen sese gayri ihtiyari verdiğimiz tepki gibi. Algıda bir seçicilik oluşuyor hemen yanı başımızda. Ruhun, kimyan ve mayan buna hasret ya! İşte öylesi sözler duydum, öylesi hasret okşadı ruhumu. Kelimeleri ilahi kaynaktan beslenen sözler…
“…Allah yanında ise sana karşı kim olabilir? O sana karşı ise yanında kim?.. Allah sevgisini kazandıysan ne kaybetmiş olabilirsin? Hiçbir şeyi kaybetmezsin. Allah`ın sevgisini kaybettiysen, ne kazandın ki? Hiçbir şeyin yok. Allah sevgisi olarak sonuç; kazançlar ve yararlar sayısızdır. Onlardan biri de Allah seni severse diğer yarattıkların kalbine sana karşı sevgi doldurur. İnsanlar seni severse bu paha biçilmez bir hazinedir. İnsanlar seni sever, yanında olanlar da seni severler.
Allah seni severse sana hikmet verir. “Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir.”(Bakara/269) Allah kuluna hikmet verirse, o kul sınırlı gelirle bile memnun olur. Hikmetsiz olan kimse ise sınırsız gelirle dahi memnun olmaz. Hikmetli olan kimse beğenilmeyen eşten bile memnun olur. Hikmetsiz olan ise en iyi kadınla da memnun olmaz.
Hikmetli olan kimse düşmanını dost yapar. Hikmetsiz olan kimse arkadaşını düşman yapar. Allah bize hikmet verirse paha biçilmez bir değerimiz var. Allah kuluna, kaderine razı olduğu için (sabırdan dolayı) hikmet verir. İşte bu, Allah sevgisinin yararlarından birisidir.
Allah sana hikmet verdiyse sana huzur vermiştir. Huzur benim memnuniyetimin halidir; saadet, iyimserlik, güç ve özgüvendir. Bu huzura sahipsen, her şeyini kaybetsen bile mutlusun. Bu huzuru kaybedersen, her şeye sahip olsan bile yine mutsuz olursun.
İnsana hikmetsiz birçok lütuf verilmiş olabilir (mal, sağlık, güç, akıl). İşte o, dünyanın en mutsuz insanıdır. Onun için denilmiş ki “Allah sağlık, akıl, mal, güzelliği birçoklara verir. Fakat mutlak huzuru yalnız müminlere verir.
Huzur, insan mutluluğu için en önemli nedendir. Bu da Allah`ın sevgisinin en önemli göstergesidir. Allah seni seviyorsa bu büyüleyici bir şeydir; çünkü seni göklerin ve yerin Yaratıcısı seviyor. Elinde her şey olan Yüce Yaratıcı seni seviyor. Elinde olanlar hem altında hem üstünde hem de yanında olanlardır. Elinde senin sağlığın, ailen ve çocukların, hayatın, ölümün ve rızkındır. Onun için insan Rabbini bilirse/tanırsa her şeyi tanır. Allah`ı bilmeyen kimse, her şeyden yoksundur.
Sana karşı Allah`ın sevgisinin göstergelerinden birisi de sana memnuniyet/rıza`nın verilmesidir. Kendi durumundan, maaşından, ailenden ve çocuklarından memnun olabilmendir. Memnuniyet, mutluluğun nedenidir. Mümin ise memnundur.
Allah`tan başka ilah olmadığına yemin ederim ki Allah`ı bilen bir kimsenin kalbine bakarsak orada mutluluğu görürüz. Bu mutluluk devlet sakinlerine verilse onlara yeterli olur. Allah şöyle buyurmaktadır: “Çünkü namaz insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor.” “Allah`ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut/45) Müfessirler şöyle demişler: “Allah`ı anmanın en büyük yolu namazdır.”
Bazıları ise “Bu, namazdayken Allah`ın seni hatırlamasıdır ve O`nun bu anması senin O`nu anmandan daha büyüktür.” Çünkü sen O`nu andığın zaman bir ibadeti yerine getirmiş olursun. Fakat O seni anarsa üzerine memnuniyet/rıza halini indirir. Üzerine huzur ve hikmet indirir…
Musibeti beklemek ise musibetin kendisinden daha kötüdür… Bugün dünya büyük musibettedir. Çünkü Allah`tan uzaktır. “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah`ı anmakla huzur bulur.”