Ülke olarak aynı anda böylesine kuşatılmışlığımızı hiç hatırlamıyorum. Bundan önce de bir çok krizlere şahit olduk, başta komşular olmak üzere bir çok ülkeyle gerginlikler yaşamışızdır.

Fakat aynı anda başta müttefik bildiklerimiz, hatta Müslüman ülkelerin yoğun hücum ve kuşatmasına böylesine maruz kalmamıştık.

Ve bu boyutlarda kendi içimizden çıkanların ihanetine uğramamıştık. Bildiğiniz gibi 15 Temmuz Fetö saldırısı her ne kadar püskürtülmüş olsa da tehlike aynı seviyede devam etmektedir. Hem de dış güçlerle bir şekilde adeta göğüs göğüse.

İkinci dünya savaşından sonra Komünizm tehdidine karşı oluşturulan Nato şu anda açık ve net bir şekilde namlusunu bize çevirmiş, hatta savaş başlatmıştır. Halbuki Nato`yu oluşturan ikinci büyük askeri güce ve stratejik bir konuma sahiptik. Ve üyelerden birisi saldırıya uğraması durumunda Nato derhal müdahale etmesi gerekirdi. Bırakın müdahale etmeyi başta terör örgütlerini silahlandırma olmak üzere şu anda resmen Türkiye ile savaşmaktadır.

Son Norveç krizi ile Nato`nun diğer üyeleri nezdinde bu savaşı meşrulaştırmak ve genişletmek istemektedir. Bakmayın şimdilik ufak bir özürle meseleyi kapatma telaşlarına. Bu merhale merhale bir alıştırma meselesidir. Siz zannediyor musunuz Türkiye`yi hedefe koyan sadece oradaki sivil bir memurdur?

İçimizden çıkan Fetö de bu savaştaki yerini almış hiç bir fırsatı kaçırmadan her şeyi değerlendirmektedir. Nato Fetolaşmış, Fetö da Natolaşmış, iç içe girmiş koordineli bir şekilde çalışmaktadır. Fetö`nün ve Nato`nun saldırılarındaki ortaklık artık her taraftan görünmekte, sırıtmaktadır.

Fetö, ısrarla Nato`nun Türkiye`ye müdahalesini istemekte, bu noktada kendisi de üzerine düşeni yapacağını göstermektedir.

Bizim kimimiz var diye etrafımıza baktığımızda her tarafın Nato ve Feto`dan farksız olduğunu görüyoruz. Özellikle Suud krallığının ihaneti ve diğer küçük Arap ülkelerini tehditle susturması, kendi yanına almaya çalışması ayrı bir felaket.

Yani bir zamanlar hafızamızın bir tarafına bir ümit olarak kaydettiğimiz D8 ülkeleri de dört bir yana savrulmuş durumda. Başta Mısır olmak üzere çoğu devre dışı kalmış vaziyette.

Rusya ile yakınlaşmamız nereye kadar olacak, bize ne getirecek bilemiyoruz. Satın almaya çalıştığımız füzelerin teknolojilerini vermeye yanaşmadığını görüyoruz.

 Yani şu anda hiç bir yönden bir ışık bir çıkış yönü göremiyoruz.

Fakat Allah Teala`nın bir çıkış lütfedeceğine, bütün hesapların üzerinde O`nun da bir hesabının olduğuna imanımız tamdır.

Hem de sadece bizim için bir çıkış değil aynı zamanda Fetolaşan Nato, Natolaşan Fetö başta olmak üzere bütün zalimlerin alt üst olacağı günlerin uzak olmadığı kanaatindeyiz. Yeter ki feraset ve basiretle hareket etmesini bilelim.