Gazetemizin yayın hayatına girişinin beşinci yıldönümünü rakamla ifade ederken biz de günün modasına uyalım istedik. Fakat sakının bu dörtler, bu artılar sizin aklınıza savaş alanına çevrilen caddeleri, meydanları, meclisi ve özellikle CHP cazgırlığını getirmesin. Allah`ın izniyle bizim artılarımız hep fazilettir.
Evet, Peygamberî ölçüye göre: Amellerin en faziletlisi az da olsa devamlı olanıdır.
Öncelikle, yaptığımız bu işin faziletli ve salih bir amel olduğunda en ufak bir tereddüdümüz yoktur. Yazarıyla, okuruyla, yayına hazırlayanıyla ve dağıtıcısıyla herkesin zamana karşı hayırda yarıştığına inanıyoruz. İbadet aşkıyla bu sıcak koşuşturmaya şahid olanlar bunu hemen anlarlar.
Doğruhaber`in yayın hayatına girmesini abartmıyoruz fakat sıradan ve basit bir şey olarak da görmüyoruz.
Doğruhaber`le birlikte çok şey değişmiştir. Geçmişteki nice olayların üzerindeki sis perdeleri kalkmıştır. O güne kadar hiçbir yerde seslerini duyuramayan büyük bir camianın sesi olmuştur.
Bir camia için sesini duyuramamak ve yanlış anlaşılmak ne acı bir şeydir biliyor musunuz?
Doğruhaberle birlikte nice yanlış kanaatler düzeltilmiş, nice kalıplaşmış fikir ve düşünceler değişivermiştir.
Belirli bir bölgede mayalanmış durumdaki Muhammedî Sevda Doğruhaber rüzgârıyla birlikte dört bir yana ulaşmıştır.
Doğruhaber bugün hayırlı haberlerin, ümit dolu haberlerin müjdecisi olarak her hafta dört gözle beklenmektedir.
Beşinci yılımıza girmekle de devamlılık barajını aşmış kabul ediyoruz. Beş yıl az bir zaman değildir. Bu arada İslam adına yıllardır yayın yapan, dergi ve gazete çıkaran kardeşlerimizi de bu devamlı ve salih amellerinden dolayı ayrıca takdir ve tebrik ediyoruz.
Fakat hepimizin bildiği bir başka Peygamberî ölçüye göre, iki günü birbirine eşit geçen ziyandadır. Bu ölçü gözümüzün önüne geldiğinde kendimizi o kadar rahat hissetmiyoruz.
Rabbimizden niyazımız odur ki önceki dört yıla göre şu beşinci yılımız gerçekten apayrı bir dönemin başlangıcı olsun istiyoruz.
Evet, bir camia kendisini bir gazeteyle, bir dergiyle ölçmemelidir.
Biz bir gazete çıkararak onun etrafında, onun sayesinde bir araya gelmedik, bir gazete ile birlikte var olmadık. Biz gazete çıkarmadan önce de vardık, başka faaliyetlerimizle, başka salih amellerimizle vardık. Haftalık bir gazete çıkarmak bunlardan sadece birisidir.
Fakat biz yine medyayı göz önüne alarak söyleyelim ki, Müslümanlar bu sahada da her şeyin en iyisine layıktır.
Şunu kabul edelim ki biz bu değiliz, biz bu kadar değiliz. Bu camia en azından yüz bin tirajlı günlük kaliteli bir gazeteyi çıkaracak ve okuyacak bir potansiyele sahiptir.
Bu camia İstanbul merkezli haber ve fikir ağırlıklı bir televizyon kanalını yayına koyacak bir potansiyele sahiptir ve buna acilen ihtiyaç da vardır.
Bu camia görsel medya denilen alanın her yerinde at koşturma potansiyeline sahiptir ve en kısa zamanda bunu gerçekleştirmelidir.
Zaten işin içine girildiğinde zincirleme ihtiyaçlar ve iş sahaları görülecektir. Film sektöründe, çizgi film çalışmalarında, müzik yapımında hangi noktada olduğumuz ve nelere ihtiyaç duyduğumuz o zaman anlaşılacaktır.
Reklamın başlı başına bir sektör olduğunu da o zaman anlayacağız.
Fakat bütün bunların temelinde gazeteciliğin yattığını asla unutmayalım. Eğer başarılı bir gazetecilik ortaya koyabilirsek Allah`ın izniyle gerisinin kolaylaşacağını unutmayalım.
Bu görev de hepimize düşmektedir.