Öncelikle İslam dünyasını kast ediyorum. Amerika İslam topraklarının neresindeyse, nereye varmışsa mutlaka ve mutlaka Türkiye de orada olmalıdır. Bu bizim ümmeti temsilen değişmez bir ilkemiz olmadır. Hem bu bizim en meşru hakkımızdır. Ümmetin kurtuluşunun başlangıcıdır bu. Özellikle orta doğuda.

Türkiye`nin başlatacağı bu hareket diğer İslam ülkeleri için de bir emsal olacaktır.

Ve Amerika şunu görecektir ki nereye varsa orada Müslümanlar aynı anda peyda oluyorlar.

Aslında bu o kadar zor bir şey değildir, orta doğu ve Afrika`da ilk adımları da atılmış sayılır.

Hayret, içimizden birileri bile Amerika`nın okyanusların binlerce kilometre ötesinden gelip buralara çöreklenmesini, her noktada bulunmasını ve kana bulamasını tartışmıyorlar, sorgulamıyorlar da ümmetin bugünkü en güçlü gövdesinden birisi olan bu ülkenin, bulunduğu noktadan dışarıya doğru attığı küçücük adımları “bizim oralarda ne işimiz var?” diye sorguluyorlar.

Bunun bizim hakkımız olduğuna öncelikle kendimiz inanmalıyız. Amerika bu ümmetin neresine varırsa varsın orada karşısında bizi bulmalıdır. Madem ümmetin topraklarına müdahalesini engelleyemiyoruz, hiç olmazsa bizi hep karşısında bulmalıdır.

Dünya beşten büyüktür gerçeğini fiili olarak yürürlüğe koymuş oluruz.  Hatta bu sözden önce ‘dünya birden büyüktür” denilmesi gerektiğini öğreniriz.

Fakat bunu yapabilmesi için bazı şartlara uyması gerekir. Hangi noktada varıp Amerika`nın karşısına dikiliyorsa bunu kardeşçe yapmalıdır, vardığı ülkenin ve şehrin insanına tereddütsüz inandırmalı, iyi niyet ve samimiyetini sorgulatmadan tecrübeli bir ağabey kimliğiyle yapmalıdır.

Bir başka deyişle, İdlip`te bulunacaksa Allah için bulunmalıdır, Halep`te bulunacaksa Allah için bulunmalıdır, Kerkük ve Musul`da bulunacaksa Allah için bulunmalıdır.

Bulunurken de illa ki Amerika`ya denk bir kuvvetle bulunacak diye bir şey yoktur. Belki ilk zamanlarda sadece yardım ve yaraları sarma adına bulunacak, daha sonra da zalimleri ellerini tutma adına bulunacaktır.

Bugün Suriye ve Irak topraklarındaki operasyonları izah ettiği gibi sadece kendi ülkesinin güvenliğini ve bütünlüğünü öne sürerek yapmamalıdır. Kerkük ve Musul siyasetinde yaptığı gibi meşruiyetini orada ırkdaşlarının bulunmasına bağlamayacaktır.

Ve şunu unutmamalıdır ki, koalisyon ortağının dillendirdiği gibi eğer Kerkük ve Musul`u içinde bir miktar soydaşımız var diye 82 ve 83. Vilayet ilan etmeye kalkışılır ve bunu kıstas alırsa korkarım bu rakam epeyce azalır.

 

.