Bu hafta hep şehidleri ve şehadeti konuştuk ve yazdık. Hem Hz. Hüseynimizi hem de Yasin Börü ve yarenlerini yâd eyledik.
Bir şey dikkatimi çekiyor. Ne zaman şehadetle ilgili bir etkinlik yapılsa ve camilerimizde bu konu işlense genellikle, “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, bilakis onlar diridirler lakin siz bilemezsiniz” (Bakara 154) ayetleriyle konu ele alınıyor ve işleniyor.
Önemsiz bir ayrıntı gibi ama bizim düşüncemize göre şehadet konusu işlenirken daha çok Âli İmran 169, 170. ayeti kerimesi üzerinden hareket edilmelidir:
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler zannetme. Bilakis onlar diridirler ve Rableri katında rızıklanmaktadırlar. Rablerinin kendilerine verdiği lütuf ve ikram ile sevinç içindedirler. Geride bıraktıkları, henüz kendilerine kavuşmamış olanlara hiç bir korku ve hüznün olmadığını müjdelerler.” (3/169,170)
Burada şehidlerin dünyadakilere, henüz kendileri gibi şehid olmayanlara net bir çağrıları var. Kendileri bizim dilimizle bize konuşup bunu bize haber veremeyecekleri için Rabbimiz haber veriyor.
“Rabbimizin şu anda bize ne ikramlarda bulunduğunu bir bilseniz. Korkmayın, haydin çabuk siz de gelin bize katılın, ne bir korku ne bir hüzün var...”
Bildiğiniz gibi aynı çağrı bir de Yasin suresinde yapılmakta, kendi inkârcı kavmi tarafından şehid edilen ve “gir cennete” denilen Habib-i Neccar oradan kendi kavmine, yani henüz yaşamakta olanlara sesleniyor;
“Keşke kavmim bir bilseydi, keşke şu anda Rabbimin beni bağışladığını, nasıl ikramlarda bulunduğunu bir bilseydi...” (Yasin 27)
Şehidlerin geride bıraktıklarına yaptıkları çağrıdan söz ediyoruz. Omların bu çağrısının Allah (cc) tarafından geride kalanlara iletildiğine, duyurulduğuna, hem de tereddütsüz duyurulduğuna inanıyoruz.
Gelelim geride kalanların bu çağrıya cevap verip vermediklerine.
Bir kısmı cevap vermemiş, icabet etmemiş olmalı ki daha sonra helâk olmuş veya silinip gitmişlerdir. Yasin suresinde anlatılanların sonları bu şekilde bitmiştir.
Âli İmran`da anlatılanlar ise asrı saadet müslümanlarıdır ve onlar şehidlerin çağrısına icabet etmişler, şehadet için sıraya dizilmişlerdir.
Ya günümüz şehidlerinin, Yasinlerin, Aytaçların ve yarenlerinin çağrısına gelince. Onların bu çağrısı öyle bir karşılık bulmuştur ki, sizi bilmem ama ben binlercesine bizzat şahitlik ederim.
Şehidlerin bu çağrısının karşılık bulup bulmaması çok önemlidir. Bir anlamda Müslümanca var olup olmamamız onların çağrısına kulak verip vermememize bağlıdır.