Mazlumlar ve Mustazaflar haftası dolayısıyla Mart ayını bu anlamda baştan sona diri tutmakta kararlıyız.
Zaten 28 Şubat post modern darbesinin yıldönümü vesilesiyle darbe mağdurlarının ve mazlumlarının haberleri gündemin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
On beş yıl önceki bu darbenin zalimlerinin, yani faillerinin ve mağdurlarının bugünkü son durumlarını şöyle bir yakından görelim.
Özellikle 28 Şubat darbesinin iktidara getirdiği siyasiler, ilk seçimle birlikte yerle yeksan olup sandığa gömülerek halk tarafından ibreti âlem olacak bir şekilde cezalandırılmışlardı.
Şimdi de bu darbenin bizzat o günkü failleri, daha sonra 28 Şubat`tan ibret almayarak bu pis darbecilik huyundan bir türlü vazgeçmeyen ve sayısını unuttuğumuz miktarda darbe planları hazırlayanlar birer birer yargılanmakta. Gelinen bu son noktayı küçümsemiyoruz, güzel bir noktadır.
Gelelim mazlumlar ve mağdurların cephesine.
Herkesçe malumdur ki, 28 Şubat`ın hedefi tam olarak Müslümanlardı.
Zulme uğrayan bu Müslümanları ben şahsen ikiye ayırmayı uygun buluyorum.
Birincisi: geçici, arızi olarak, sadece o dönemde zulme uğrayanlar, mağdur olanlar. Bunlar daha sonra zulümden kurtuldular, mağduriyetlerini giderdiler.
Yeşil sermaye olarak damgalanan Anadolu Aslanları, Anadolu Kaplanları genel olarak işlerini düzelttiler ve her biri bugün yine güzel bir konuma gelmiş durumdadır.
O gün zulme uğrayan, iktidardan indirilenlerin önemli bir bölümü AKP bayrağı altında üç defadır üst üste tek başına iktidara gelmiştir.
Aynı şekilde mağdur edilen bürokratlar da bugün daha iyi bir konuma gelmişlerdir.
Yaş kararlarıyla o dönemde ordudan atılanların mağduriyetlerinin giderildiğini, kaybettikleri haklarına kavuştuğunu söylememek nankörlük olur.
Başörtüsü yasağına gelince… Her ne kadar yüksek öğrenimde önemli ölçüde uygulamadan kalkmış olsa da, henüz anayasal bir güvenceye bağlanmamıştır. Önceden uğradıkları mağduriyetler giderilmemiş, kaybettikleri hakların geri alınması da henüz söz konusu değildir.
Türkiye mazlumlar haritasının ikinci kısmını Kadrolu Mazlumlar, geçici değil, Daimi Mazlumlar oluşturmaktadır. Yani bu ülkede birilerinin mağduriyetleri, mazlumiyetleri 28 Şubat`la başlamadığı gibi bugün itibariyle de sürmektedir.
Her şeyden önce şu nokta asla unutulmamalıdır ki, AKP bir mazlum ve bir mağdur kimliğiyle iktidara gelmiştir. Müslümanca kimliğinden dolayı defalarca partileri kapatılan kişiler olarak bu kimliği ifade eden, bir şiir okuduğundan dolayı hapis yatan, eşi örtülü olduğu için okula alınmayan mağdurların partisi olarak iktidara gelmiştir. Onları iktidara getiren en bariz vasıfları İslami kimlikleri ve uğradıkları mağduriyetlerdir.
Bunun karşılığında hiçbir şey yapmamıştır demek insafsızlıktır, yaptıkları güzel şeyleri yukarıda dile getirmeye çalıştık.
Fakat gelinen şu son noktada iktidar partisinin kimlerden oluştuğuna baktığımızda İslami kimliği ön planda olanların tasfiye edildiğini görmekteyiz.
İktidar partisini oluşturan milletvekillerinin, belediye başkanlarının, il ve ilçe üst düzey yöneticilerinin tamamına yakınının iş adamlarından, zenginlerden, fabrikatörlerden, müteahhitlerden meydana geldiğini görüyoruz.
Bulunduğu yerde İslam adına taşın altına elini koyan, İslam davasına omuz veren, İslam davası için bedel ödeyen, adı o yerde İslam`la özdeşleşen kişilerin siyasetten tasfiye edilmesi, temsil edilmemesi bugün önemli bir boşluk oluşturmaktadır. Bu bir zulümdür.
Her ne kadar birileri bugün güzel konumlara gelmiş olsalar, mağduriyetleri giderilmiş ve kaybettiklerine kavuşmuş olsalar da, 28 Şubat`ın geçtiğinden hiç mi hiç habersiz olanlar, Kadrolu mazlumlar, Daimi Mazlumlar hiç de az değil. Peygamber Sevdalıları olarak karşı karşıya olduğumuz zulmü bir tarafa bırakalım.
Allah aşkına, bu ülkede El Kaide adına düzenlenen operasyonların sayısını hatırlayan var mı? Ne kadar insan aylarca, hatta yıllarca içerde yattıktan sonra suçsuz olduğundan dolayı serbest bırakıldı söyleyin.
Son olarak çok büyük eylemler yapacakken 700 kilo patlayıcı ile yakalandığı iddia edilen El Kaide mensupları, aylarca içeride tutulduktan sonra sessizce serbest bırakıldılar. Hâlbuki yakalandıklarında Türkiye ayağa kaldırılmıştı.
Aynı şekilde soruyoruz, bu ülkede ne kadar Hizbuttahrir operasyonu düzenlendi, cezaevlerinde ne kadar üyesi var, bunların suçları nedir ve hangi şiddet eylemine katılmışlardır? Niçin aylarca, yıllarca cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılıyorlar?
Ve Türkiye Mazlumlar Haritasının son dehşet karesi:
Pozantı Çocuk Cezaevinden gelen iğrenç ve dehşet verici haber ve ididalar. Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle Adana Pozantı cezaevinde tutulan çocukların uğradıkları zulümler ve burada anlatamayacağımız iğrençlikler bu ülkenin alt üst olması ve yerin dibine batması için yeterlidir. İlgililere duyurulur.