Dikkat edin gidiyor, yani bitiyor Ramazan.

Hiç değilse kalan şu bir haftayı dolu dolu yaşamanın yollarını arayalım, birazcık olsun kendimizi zorlayalım.

Göklerden gelen misafirimizdi o, göklere bakarak karşılamıştık onu, uğurlarken de göklere bakarak, hilalini gözetleyerek uğurlayacağız, dikkat edin gittikçe küçülüyor Ramazan hilali.

Gelirken beraberinde bize getirdiği ne varsa göklere aitti, vahye aitti, Cebrail`e aitti.

Şimdi bizden alıp götüreceği, hatıra olarak kabul edeceği her şeyi de aynı şekilde alıp göklere götürecek.

Bir ay boyunca üzerimizden akan bir çağlayandır Ramazan, sağanak halindeki bir yağmurdur.

Arınmak isteyenleri arındırıyor. Kirlenen gözlerimizi ve bakışlarımızı temizliyor.

Dillerimize bulaşmış kirli sözleri, lüzumsuz kelimeleri silip götürüyor. Onun yerine vahyin kelimelerini yerleştiriyor. Kulaklarımızı da kirli seslere kapatıyor, uzak tutuyor.

Hele şu son günlerinde, tıkanan cömertlik damarlarımızı açıyor, paslanan vicdanlarımızı pırıl pırıl yapıyor.

Sözün özü, şeytanlarımızı, öfkelerimizi zincire vuruyor.

Rabbimize sunabileceğimiz güzellikler, salih ameller yaptırıyor bizlere.

Kadir gecesinin bulunduğu şu en değerli haftaya dip diri girelim, bir vites yenileyelim, takviye atalım. Üzerimize bir yılgınlık gelmişse mutlaka kurtulalım, atalım üzerimizden.

Ve bir de Ramazandan sonra da bu güzellikleri sürdürmenin, ebedileştirmenin hesabını yapalım, niyetimizi ortaya koyalım.

Ramazan`dan kalma hatıralarımız olmalı, şimdiden en azından bazılarını seçmeliyiz.

Orucumuz bitsin, ama diğer güzelliklerimiz devam etsin.

“Elhamdülillah, 2017 Ramazan ayında başlamıştım bunu yapmaya, o günden bu yana hep sürdürüyorum” diyebileceğimiz güzelliklerimiz olmalı.

 “Kur`an üzerinde bu kadar yoğunlaşmam, 2017 Ramazan`ından kalan güzel bir hatıradır” diyebilelim.

Yani bu yoğunluğu hiç eksiltmeden artık sürdürelim.

Sahura kalktığımızda, aynı zamanda teheccüde kalkmış oluyoruz, teheccüd kılıyoruz. Ramazandan sonra bir hatıra olarak teheccüdü sürdürmeli değil miyiz?

Allah`ın dinini bu coğrafyaya hâkim kılma iddiasındaki Müslümanlar olarak zaten bizim mutlaka gece hayatımız olmalı değil midir?

Peygamberî deyişle, “Bir süt sağımı kadar da olsa” gece uyanık olup, Allah Teâla`nın huzurunda bulunmamız gerekmez mi?

Cömertlik damarlarımızın kabarışını Ramazanla birlikte sona erdirmemeliyiz, başkalarına infakta bulunma işini gücümüzün yettiği oranda bir hatıra olarak sürdürmeliyiz.

Unutmayalım ki, insanlar sadece Ramazan ayında muhtaç durumda değildirler, insanların ihtiyaçları devam etmektedir. Hele şu İslam dünyasının ahvali. Bilmem ki daha kaç Ramazan devam edecek.

Evet, birbirimizi bir daha uyaralım, ramazan gidiyor, gürül gürül akan Rahmet çağlayanı birazdan kesilecek.

Merak etmeyin siyasi münakaşalarımız sonra da yaparız, ticari sohbetlerimizi başka günlerde de sürdürürüz. Ramazan gitmeden Ramazana yakışan şeyleri yapmaya bakalım.

Hani bazen misafirimiz aniden kalkıp gitmeden ikram edeceğimiz ne varsa ikram ederiz ya, öyle yapalım diyorum, sonunda pişman olmayalım.