Çocuklarımız devletin değildir, özellikle çocuklarımız asla bu rejimin değildir!

Okudukları okullar da bizden alınan vergilerle yapılmıştır, vergilerimizle varlıklarını sürdürmektedir, öğretmenler de bizden alınan vergilerle orada görev yapmaktadırlar.

Çocuklarımızı o okullara iki kere ikinin kaç ettiğini öğrensinler diye gönderiyoruz.

Matematiği, geometriyi öğrensinler diye gönderiyoruz.

Suyun kaç derecede donduğunu, kaç derecede kaynadığını ve buharlaştığını öğrensinler diye gönderiyoruz.

Tarihi, coğrafyayı, fiziği, kimyayı öğrensinler diye gönderiyoruz.

Yoksa çocuklarımız bu okullarda eğitim ve öğretim adına devlete taptırılsın, rejime kul yapılsın diye göndermiyoruz.

Durum böyle iken, kurulduğu günden itibaren tanrılığa oynayan, ilahlığa yeltenen bu faşist rejim, ilahlığını çocuklar üzerinden ispat etmeye çalışmıştır.

Kendisine taptırmak için kolay ve zahmetsiz kul olarak itiraz edemeyen, seslerini çıkaramayan zavallı çocukları seçmiştir.

Büyüklere, olgun yaştakilere yutturamadığı martavallarıyla çocukların beyinlerini yıkama yolunu seçmiştir.

Daha açıkçası, kurulduğu günden itibaren İslam`la savaşan bu rejim, bu savaşı çocuklar hep üzerinden yürüte gelmiştir.

Eğitim ve öğretim faaliyetinin her noktasına zerk ederek sürdürdüğü bu savaşı, özellikle her sabah bir ibadet edasıyla icra ettirdiği “Andımız”la somutlaştırmıştır.

Bu ülkede milyonlarca öğrenci her sabah bir ibadet titizliğiyle dizilmekte, hazır ol vaziyetinde kıpırdamadan yüksek sesle bu faşist amentü çocuklarımıza söyletilmektedir.

Evet, bu sapık ibadet milyonlarca öğrenciye okula gittiği her gün dayatılmakta ve tekrarlatılmaktadır.

Bu coğrafyada işlenmekte olan bütün günahları şöyle bir gözünüzün önüne getirin.  Söyleyin Allah aşkına, bundan daha büyük, kesintisiz ve sürekli bir cinayet var mıdır?

Allah Teala`yı bundan daha çok gazaba getirmekte olan şey nedir söyleyin!

Zaten bu niyetle icra ettirilmiyor mu?

Özellikle bu andın son cümlesi olan “Ne mutlu Türküm diyene”, aklı başında olan herkes tarafından biliniyor ki, “Elhamdülillah Müslümanım!” sözünün yerini alması için kullanılmaktadır.

Allah aşkına söyleyin, bu dayatma değil midir bu ülke insanının ağzının tadını zehire çeviren? Yüzyıllardır etrafında toplandığımız soframızı perem perem dağıtan rejimin bu dayatması değil midir?

Bu coğrafyada ilmik ilmik dokunmuş İslam Ümmeti kumaşının üzerine dökülen kezzap bu kezzap değil midir?

Bu mübarek topraklarda yüz yıllardır birbirini kucaklayarak, bağrına basarak hayat süren insanımızı, bir asra yakındır birbirlerinden şüphelendiren, bir birlerinin arasını bozan fitne bu fitne değil midir Allah aşkına?

Lütfen bunları görmeye çalışalım, lütfen dayatılan bu fitneyi basite almayalım.

Elhamdülillah bugün bu fitnenin kaldırılması için kıpırdanmalar başlamış, itirazlar yükselmeye başlamıştır.

Fakat bunu rejimin kendisinden beklemek hem yanlıştır, hem de boşunadır.

Müslümanlar olarak öncelikle bu cinayetin büyüklüğünü kendimiz iyi kavramalıyız, bunu kendimize dert edinmeliyiz.

Çocuklarımızın sahibi ve ebeveyni olarak buna itiraz etmeliyiz.

İşlenmekte olan bu cinayeti bizzat çocuklarımıza anlatmalıyız ve onların bu dayatma esnasında susmalarını, iştirak etmemelerini istemeliyiz. Bundan asla çekinmemeliyiz. Unutmayalım ki, dünyanın hiçbir yerinde susmakta olan bir çocuk “Niçin bağırmıyorsun?” diye cezalandırılamaz.

Allah`ın izniyle, çocuklarımız sustuğu an bu iş bitmiştir.