Türkiye`de yaşamakta olan bir misyonerle tanışmıştım bundan dört beş yıl önce. Bazı konular üzerinde geniş geniş tartışıp konuşmak için dikkatli bir şekilde ben İncil`i okuyup bitirecektim, o da aynı şekilde kendisine verdiğim bir Kur`an-ı Kerim mealini bitirecekti ve bir hafta sonra buluşmak üzere anlaşmıştık.
Dediğimiz gibi yaptık, defalarca okumuş olmama rağmen İncil`i bir daha okudum. Baktım o da kendisine verdiğim Kur`an mealini altını çize çize okuyup bitirmiş.
Karşılıklı birçok şeyi konuştuk, tespitlerimizi bir birimize sunduk. Bir ara dedim ki:
-Biliyor musun, Müslümanlar olarak bizler Rasûlullah`ın(s.av) eşlerini, kızlarını canımız kadar severiz ve kendimize baş tacı ederiz. Eğer dikkat etmişseniz her evde mutlaka ya bir Hatice, ya bir Fatıma veya bir Ayşe vardır, öyle değil mi?
-Evet, öyle.
-Peki, dikkat ettin mi hiç, Kur`an-ı Kerim`de bu isimlerden hiç bir tanesi geçiyor mu, dedim. Biraz düşündükten sonra:
-Hayır rastlamadım hiç, dedi.
-Peki ya Meryem ismi, Ya Hazreti Meryem?
-Geçiyor. Hem de çokça geçiyor, dedi.
-Biliyor musun tam otuz dört defa geçiyor, İncil`dekinin tam iki misli. Daha da önemlisi, müstakil olarak bir Meryem Sûresi var, bir Al-i İmran sûresi var. Bir şey daha sorayım, Allah aşkına doğru söyle: İncil`de anlatılan Meryem mi, Kur`an`da anlatılan Meryem mi daha muhteşem?
Gözlerini yumdu ve gelen yaşlara engel olamadı.
-Gerçekten Kur`an`da anlatılan Meryem çok daha güzel ve etkileyici, demişti.
Birlikte bir kaç defa Cuma namazı kılmıştık daha sonra izini kaybettim.
Ben şahsen Yılbaşı ve Noel günleri yaklaşırken Müslümanların sergilediği savunmacı tavrı doğru bulmuyorum.
‘Aman ha dikkat edin, Yılbaşı ve Noel kutlamalarından uzak durun, Hıristiyanlara benzemeyin, kim bir kavme benzerse onlardandır vb.` Şeklinde yalvarışları, çırpınışları yanlış buluyorum.
Artık savunmayı bir tarafa bırakmalıyız ve taarruza geçmeliyiz.
Diyorum ki, Aralık ayının son on gününde ciddi bir şekilde Hazreti Meryem validemizi anmaya ve anlamaya çalışalım, daha önceden hazırlanarak dolu dolu etkinlikler düzenleyelim.
Böylece işgal edilen günlerimize ve haftalarımıza yeniden el koymuş oluruz.
Hem Hazreti Meryem validemizi, hem Hazreti İsâ Aleyhisselam`ı şu Noelcilerin elinden kurtarmış oluruz.
Bu her şeyden önce biz Müslümanlar için bir yükümlülüktür.
Ne acıdır ki, yeryüzüne edebin, hayânın, namusun ve nezahetin sembolü olarak gönderilen Hazreti Meryem`in anne oluşunun yıl dönümünü ahlaksızlığın, tefessühün ve kokuşmuşluğun zirve yaptığı günlere çevirmiştir Batı.
Bütün bir yeryüzünün ve özellikle terbiyesizlik bataklığında debelenen Hıristiyan dünyasının Hazreti Meryem`i anlamaya öylesine ihtiyacı vardır ki.
Şurası da unutulmamalıdır ki Batının ve Hıristiyan âleminin Hazreti Meryem`e giden yolları kesinlikle tıkanmıştır, ona ulaşma, onu kendilerine yeniden örnek alma imkanları tamamen ortadan kalkmıştır.
Eğer ulaşılacaksa bugün Hazreti Meryem`e ancak ve ancak Kur`an`dan ve Müslümanlar üzerinden ulaşılacaktır.
Yıllar önce İngiltere`de Hazreti İsa Aleyhisselam`a hakaret içeren bir filim oynamıştı ve Müslümanlar bunu protesto etmek için Londra`da büyük bir yürüyüş düzenlemişti, Hıristiyan âlemi şaşırıp kalmıştı.
Yani bu görev de biz Müslümanların üzerine düşmektedir.
Hazreti Meryem`i önce kendimizin mükemmelce anlama ve sonra Batı dünyasına götürme görevi.
Müslümanların, özellikle bayanlarımızın Batı dünyasına Hazreti Meryem`i götürmeleri, daha açıkçası, kendilerinin Hazreti Meryem suretine bürünmeleri Batıyı çok etkileyecektir, Batı için de bir kurtuluş şansı olacaktır…