Ömürlerinin önemli bir bölümünü israil zindanlarında geçiren bu Müslümanların özgürlüklerine kavuşması hiç şüphesiz onlardan her biri için ayrı ayrı çok büyük birer mutluluktur.
Aynı şekilde Filistin davası için de, İslam davası için de büyük bir zaferdir.
Her şeyden önce bugün özgürlüklerine kavuşan bu insanlar öyle sıradan insanlar değildirler.
Bugün yeryüzünün en onurlu mücadelesini veren, siyonizm`in ve emperyalizmin başına bela olmuş kişilerdir.
Anladığımız kadarıyla zindan öncesi olduğu gibi zindan hayatlarını da en iyi bir şekilde değerlendirmiş şahsiyetlerdir.
Demek istediğimiz odur ki, hem İslam davası, hem Filistin davası yeni ve ciddi bir güç kazanmıştır. Mesele sadece bir takım ailelerin karşılıklı olarak hasretlerinin sona ermesinden ibaret değildir. İslam davası her yönüyle donanımlı, tecrübeli ve imanlarının imtihanını vermiş mükemmel şahsiyetlerle güçlenmiştir vesselam.
Bundan sonra birçok yerde onları göreceğiz inşallah.
Bir tek israil askerine karşılık bin yirmi yedi Filistinlinin takas edilmesi konusunu değişik açıdan değerlendirenleri görüyoruz.
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, bin yirmi yedi önemli Müslümanın özgürlüğüne kavuşmasının müthiş bir zafer oluşuna hiçbir yorum gölge düşüremez ve biz bunu asla tartışmayız.
Bir tek askerine, bir tek insanına böylesine değer vermesinden dolayı israil`i gözlerinde büyütenlere bir çift sözümüz var. Mesele hiç de sizin zannettiğiniz gibi değildir.
Çünkü yeryüzünde kendi insanını katliamdan katliama uğratma konusunda Yahudi siyasetçilerin üzerine gelecek hiç kimse yoktur. İsterseniz dönüp tarihe şöyle bir bakınız.
Bunu nasıl mı yapıyorlar dersiniz?
Evet, israil sizin de gördüğünüz gibi, bir tek esiri karşısında bin kişiyi serbest bırakmakla ün yaptığı gibi, bir tek insanının öldürülmesi karşılığında bin insanı, bin Müslümanı katletmesiyle de meşhurdur.
Ve insanlık alemi onun bu katliamlarını hafızasına bir bir kaydetmektedir.
Yani, Yahudi siyasetçilerinin bir tek insanına karşılık başkalarının bin insanı hesabı ilk etapta kendi lehlerine gibi görünse de, belirli dönemlerde kendilerine katliam olarak geri dönmektedir. Mesele, bardağı taşıran son damla meselesidir.
Şu var ki, bazı bardaklar kısa zamanda doluyor olsa da, bazı bardaklar birkaç asırda bir dolar.
Evet, Müslümanların özgürlüğüyle sevinçliyiz dedik.
Aynı operasyon neticesinde birlikte yargılandığımız kardeşlerimizin tahliyelerinden dolayı da sevinçliyiz. Dokuz aydan beri bir hiç uğruna, düzmece dosyalarla tutuklu bulunan kardeşlerimiz özgürlüklerine kavuştular.
İsterdim ki onların pazartesi günü yaptıkları savunmalarını bütün Türkiye izlemeliydi. Sesli ve görüntülü olmasa da inşaallah yazılı olarak bir gün yayınlanır.
Başta Said Şahin olmak üzere her biri kendi savunmasını yaparken, abartmıyorum sanki mahkeme salonundaki bu adamların her biri bir Bediuzzaman idi. Şahsen ben öylesine etkilendim, imanımı ve cesaretimi yeniledim elhamdülillah.
Dışarı çıktığımızda bütün kardeşlerin aynı duygularla coştuğunu öğrendik elhamdülillah.
Sizin anlayacağınız, pazartesi günkü duruşma izleyenler için muhteşem ve doyumsuz bir dersti.
Evet, öylesine iman ve cesaret yüklü bir savunma yaptı kardeşlerimiz. Fakat bununla birlikte bu savunmaların önemli bir bölümünde de gülmek zorunda kaldık. Çünkü gerçekten gülünç ithamlar ve iddialarla doluydu suçlama dosyaları.
Rabbimden bizleri bu şekilde sevindirmeye devam etmesini niyaz ediyoruz.
Özellikle 23 Ekim Pazar günü Diyarbakır İstasyon meydanında da.