Biliyor musunuz, bizler Gece Medeniyetinin mensuplarıyız, geceyi büyük bir medeniyet yapanların çocuklarıyız.
Bizler geceyi ihya eden bir medeniyetin insanlarıyız, geceye can veren, gecenin damarlarına kan veren, geceyi dirilten bir medeniyetin çocuklarıyız.
Batı medeniyeti ise geceyi imha eden, geceyi katleden bir medeniyettir.
Batı medeniyeti geceyi harcayan, geceyi tüketen, şayet gündüz yaptıkları bir güzellik varsa gece heba eden bir medeniyettir.
Batı medeniyeti geceyi kirleten, geceyi mahveden bir anlayışın medeniyetidir.
Bizim gecemizin ışıkları yukarıdan aşağıya doğrudur, ışıl ışıldır, berrak mı berraktır.
Batı medeniyetinin, Noel medeniyetinin geceleri havai fişeklerin, yalancı ve kısa parıltıların gecesidir. Batı medeniyetinin gecelerinde gökyüzü yoktur, yıldızlar yoktur.
Bizim medeniyetimizin geceleri, Yaratanla birlikte olmanın en elverişli, en mükemmel zamanlarıdır.
Bizim medeniyetimizin gecelerinde Allah vardır, Allah ile buluşmak vardır, Müslümanın gecesinde bir kendisi ve bir de Rabbi vardır.
Bizim medeniyetimizin geceleri Allah ile en sağlam bağlantıların kurulduğu, iletken mi iletken gecelerdir.
Bizim gecelerimiz Kur`an geceleridir, Vahiy geceleridir.
Bizim gecelerimiz tertîl ile tane tane Kur`an`ın tilavet edildiği, her milimine, her anına vahyin nakşolduğu gecelerdir.
Bizim medeniyetimizin geceleri teheccüd geceleridir, şahidli gecelerdir.
Bizler Meleklerin ve Cebrail`in Arş`dan yeryüzüne indikçe indiği gecelerin insanlarıyız.
Bizler Mescid-i Haram`dan Mescid-i Aksa`ya gece yürüyüşünün yapıldığı Medeniyetin çocuklarıyız.
Bir anlamda gece bizim her şeyimizdir.
Bizim medeniyetimizin gecesinde bir sükûnet vardır, bir sekinet vardır.
Onun için bizim medeniyetimiz akşam ile geceyi birbirinden mutlaka ayırır, akşam ile gece arasına belirgin bir çizgi çeker, uyur. Uyuduktan sonra geceye uyanır, gece için uyanır, geceyi yaşamak için uyanır.
Geceyi yaşar yaşayabildiği kadar, Muhammedî ölçüye göre hiç olmazsa bir süt sağımı kadar.
Bizim medeniyetimizin insanı ertesi gün uyandığında yüzünde tatlı bir tebessüm vardır, gece kazandıkları sanki yüzünde yazılıdır, günahlardan arınmışlığın somut işaretleri vardır. Yüreğinde bir hafiflik bir güzellik vardır.
Batı medeniyetinin gecelerinde sabahlara kadar tepinme vardır, şamata gürültü vardır.
Batının gecelerinde havai fişekler vardır, farıl furul ışıklar vardır, gökyüzü yoktur.
Batının gecelerinde sabaha kadar şeytanla birliktelik vardır.
Evet, İslâm`ın gecelerine sabaha kadar gökten nur yağar.
Sapık batının gecelerine ise, sabaha kadar kir yağar, katran yağar ve Allah`ın laneti yağar.
Maalesef dün gece batı medeniyetinin, Noel medeniyetinin zirve yaptığı bir geceydi.
Aslında bütün gecelerini Noel gecesine benzetmek batı medeniyeti için bir hedeftir ve o hedefe doğru ilerlemektedir.
Batı medeniyetinin ağlarına takılan zavallı insanlık sabaha kadar sarhoş oldu, mübarek Cuma günü sabah vakti girdiğinde ise bir köşede sızıp kaldı.
Ne acı! Uyandıklarında, daha doğrusu ayıldıklarında kendilerine desek ki;
“Niçin böyle yapıyorsunuz? Ömrünüzden üç yüz altmış beş gün daha eksildi diye mi?
“Geçmek bilmiyor muydu yıllarınız, nihayet bir yıl daha tükendi diye mi?
“Yaşasın, cehenneme bir yıl daha yaklaştık, ne mutlu bize!” diye mi?