Kudüs`ü ve Mescid-i Aksa`yı hiçbir zaman unutmadık, gündemimizden düşürmedik ayrıca nice zamandan beri Ramazan ayının son cumasını özellikle Kudüs günü olarak etkinliklerle canlı tutmaya çalışıyoruz. Tevhidî düşünceye sahip Müslümanlar için Kudüs`ün ve dolayısıyla Mescid-i Aksa`nın özgürlüğü bir kırmızıçizgimiz, bir idealimiz oldu.

 

Fakat özgürlüğüne kavuştuğunu farz ettiğimde bile nedense içimiz sevinçle dolmuyor, “Artık her şey tamam, bundan sonra ölsek de hiç gam yemeyiz” diyemiyoruz.

Yani Siyonist terör devletinin işgalinden kurtarılmış bir Kudüs ve Mescid-i Aksa için kaygılarımız var.

Yahudi`den kurtardıktan sonra ya kendimiz bombalarsak, mübarek mescidi ya kendimiz kan gölüne çevirirsek…

Sizce böyle bir ihtimal yok mu, yanılıyor muyuz?

Son on yılda İslam dünyasında cemaatliye birlikte havaya uçurulan, kan gölüne çevrilen camilerin sayısı ne kadar acaba? Gerek intihar saldırıları, gerek uzaktan kumandayla yapılan bu katliamlarda ne kadar Müslüman can verdi, ne kadarı yaralandı, ne kadarı sakat kaldı acaba?

Şu ana kadar hangi bahaneyle, hangi fetva ile yapmışlarsa, aynı bahaneleri ve fetvaları Mescid-i Aksa için de bulamazlar mı?

Dilim kurusun, yanılıyor olabilirim; Acaba Rabbim bundan dolayı mı nasip etmiyor Kudüs`ün, Mescid-i Aksa`nın fethini?

Bizim elimize geçmektense şimdilik yahudinin işgalinde bekleye dursun mu diyor acaba?

Daha önce de dile getirmiştim, mahzun Ayasofya için de benzer düşüncelerim var.

Şunu baştan belirtelim ki, Ayasofya`yı ibadete açacak, yeniden camiye çevirecek olanlar, Sultanahmet Camiinden dışarı taşacak olan Müslümanlardır.

Bunun dışındaki bütün açılış senaryoları sun`i olacaktır, zorlama olacaktır, siyasi olacaktır, şaibeli olacaktır, sembolik ve formalite icabı bir açılış olacaktır.

 Üstelik böyle bir açılış hiç de sağlam olmayacak, güven vermeyecek, yüreklerde yankı bulmayacak, içeriden ve dışarıdan gelecek itirazların ardı arkası kesilmeyecektir.

Eğer bu şekilde ibadete açıldığında Sultanahmet Camiinin bir avuç cemaati ikiye bölünüp yarısı Ayasofya`ya gidecekse, açılsa ne olur açılmasa ne olur. Sadece birilerimiz bununla avunur, kendi kendisini tatmin etmiş olur.

En mükemmel, en haklı açılış söylediğimiz gibi Sultanahmet Camiine sığmayarak dışarı taşmak zorunda kalan Müslümanların yapacakları açılış olacaktır

Hem Ayasofya`nın ibadete açılması için yazıp çizen konuşan kardeşlerimizin büyük bir kısmı radikallik adına hâlâ camilere, cemaate gelmeyenlerimiz değil mi?

İbadete açıldığında gelecekler mi, cemaate dönecekler mi?

Tevhidî titizlik ve radikallik adına terk ettikleri her şeye geri döndükleri halde bir türlü camilere dönemeyenler Ayasofya`nın ibadete açılmasıyla dönecekler mi?

Şu en mübarek günlerimizde, duaların geri dönmeyeceği gecelerin en büyüğünde, kadir gecesinde diyoruz ki;

Ey Rabbimiz! Kudüs`ün, Mescid-i Aksa`nın fethinden önce Müslümanlar olarak kalplerimizde bir birlerimize karşı oluşmuş kin ve düşmanlıkları söküp atıver!

Zalimleri ve emperyalistleri unutarak bir birlerimizi yegâne düşman görme hastalığından kurtarıver bizleri!

Ufku geniş, kalbi geniş, dostunu düşmanını en güzel bir şekilde tanıyan feraset sahibi Müslümanlar eyle bizleri!

Huzur-u İzzetine ellerine Müslümanların kanları bulaşmış bir şekilde vardırma bizleri!

Kudüs emanetini yeniden taşıyabilecek emniyet ve güvenilirlik sıfatıyla donatıver bizleri!

Allahım! Hemen yanı başındaki Sultanahmet camiini doldurmayı, oradan taşarak Ayasofya`yı doldurabilmeyi bizlere lütfeyle!

Bunun için bizlere Müslümanlarla her an beraber olmayı, cami ve cemaat şuuru nasip eyle!

Rahmet, merhamet ve mağfiretinin çağlayanlar gibi coştuğu şu günlerimizde Senden özellikle bunları istiyoruz, elimizi boş çevirme, bayramımızı bayram eyle Allahım!