Müslümanlar olarak bu günden itibaren en az bir yıl teyakkuzda olmalıyız. Allah bilir ama önümüzdeki günler oldukça gergin geçeceğe benziyor.
Başta Suriye konusu: Doğrudan bizi ilgilendiren yönüyle, her şeyden önce sayısız mülteci akını olacağı kanaatindeyiz. Hem bu defa sadece Beşşar`ın katliamından kaçan muhalifler değil, dış müdahaleden kaçacak olan bütün kesimler de bu tarafa akın edecekler. Kim olursa olsun katliamdan kaçan herkese ayırım yapmadan kucak açmaktan başka seçeneğimiz yoktur. Müslümanlığımız bunu gerektirmektedir.


İçerdeki şer güçler bu yeni mülteci akınından dolayı fitne-fesat hücumu başlatacaklar, başımızı ağrıtacaklar, canımızı sıkacaklar, öncelikle buna hazırlıklı olmalıyız.
Görünen odur ki, birkaç gün veya bir hafta ertelenme söz konusu olsa da Suriye`ye dış müdahale kesin görünüyor. Şimdi bu konuyu genişçe tartışmayacağız, zaten bize danışan da yok, vuracaklarsa vuracaklar.
Fakat söyleyecek sözlerimiz var elbette. Rejime dokunmadan sadece Beşşar Esed`in kulağını çekeceklermiş, bir şey anlayan varsa beri gelsin. Beşşar`ın kan akıtan askerleri zaten şu anda bulundukları yerleri çoktan terk etmişler, taşınabilir bütün silahları taşımış durumdalar. Yani kaçırılacak ne varsa kaçırmıştır, kaçacak kişiler de şu anda kaçmış ve kamufle olmuş durumdalar.


Yerlerini tespit etmiş olsalar bile kimyasal silah depolarına da bir şey yapmayacaklarmış, çünkü bu yeni bir felaket olurmuş.
Geriye kala kala vurulabilecek askeri hava alanları kalıyor. Oralarda da imha edilecek bir tek uçak ve levazımat bırakılmamıştır ya, neyse hiç olmazsa kullanılamaz hale getirilirse o da iyi.
Yani görünen odur ki, olan yine sivil halka olacak, zaten Beşşar da bunu istiyor, kendileri kaçacakları yere kaçmışlardır, sivil halkı topun ağzına sürecek. Bu da yine bizim içimizi yakacak, bu durumda bize önemli işler düşecek.
Öte yandan Mısır için ayağa kalkışımız sürecek ve sürmelidir. Ayağa kalkmışsak oturmamalıyız, dışarı çıkmışsak eve girmemeliyiz. Suriye`deki gelişmeler de dahil, hiçbir şey bize Mısır`ı ve İhvanı unutturmamalıdır.

Kısacası Müslümanlar olarak gergin günler bekliyor bizi. Ayakta olmalıyız, tetikte olmalıyız.
Üniversite ve okulların açılması, futbol maçlarının başlamasıyla birlikte Gezi olaylarının tekrarı söz konusudur. Belki bu doğrudan hükümeti ilgilendiren bir mesele gibi görünse de, aslında hepimizi ilgilendirdiği çok açıktır.
Birasına, içkisine sahip çıkanlar kadar, açık saçık kıyafetini savunma adına ortalığı fesada verenler kadar Müslümanlar olarak değerlerimize sahip çıkmak için özellikle bu dönemde teyakkuzda olmamız gerekmektedir.

Mahalli seçimler söz konusu gerginliği artıracak bir başka konudur. Hem de camiamızı dolaylı değil doğrudan ilgilendirmektedir. Bir şey söylemeye gerek yok, bunun için zaten gece gündüz ayakta olunacaktır.
Çözüm sürecinin hedefine ulaşmadığı iddiasıyla bölgede çıkarılacak gerginlikler de dolaylı yönden bizleri ilgilendirmektedir.


Karamsar bir tablo çizmiş gibi oluyoruz da, bütün bunların arkasında hayırlar olduğuna inanıyoruz. İslam adına bütün bunlar ciddi birer doğum sancısıdır inşallah.
Sonunda kazananlar Müslümanlar olacak, İslam olacak Allah`ın izniyle.