İslam bir bütündür, toplumları kendine has usullerle eğitir, olgunlaştırır ve nihayetinde Allah’ın razı olacağı insanlar haline getirmeyi hedefler. Her şeyden önce dünya hayatında toplumların huzurunu sağlar ve mutluluğa ulaştırır.
Bütün peygamberler ve Son Peygamber (Allah’ın selamı hepsinin üzerine olsun) insanları görünür görünmez her türlü pislikten arındırmak için gelmiştir. İnsanların kalplerini, beyinlerini, düşüncelerini, bedenlerini, evlerini, yaşadığı mekânları, mallarını, kazançlarını görünür görünmez bütün pisliklerden arındırıp pırıl pırıl etmek için gönderilmişler ve bunun mücadelesini vermişlerdir.
Fakat bununla beraber İslam hiçbir belediyenin temizlik ihalelerini üstlenen taşeron firma değildir. Toplumlara tahakküm eden hiçbir egemen güç İslam'a ve Müslümanlara böyle bir iş teklifinde bulunamayacağı gibi, Müslümanların içinden hiçbir kimse ve grup böyle bir ihaleye katılamaz ve teklif sunamaz.
İslam, güzel ahlakı ulaşılması gereken en büyük zirve olarak gösterir, dinin en nihai meyvesi olarak kabul eder, kıyamet günü kişinin mizanında en ağır basacak şeyin güzel ahlak olduğunu haber verir. Allah'ın Rasûlü (s.a.v) Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildiğini, kendisini Rabbinin terbiye ettiğini öylesine güzel terbiye ettiğini, bir babanın evladına güzel ahlaktan daha güzel bir miras bırakamayacağını belirtir.
Fakat bütün bunlarla birlikte İslam, hiçbir kodamanın veya firavunun çocuğunun mürebbisi, ahlak öğretmeni değildir.
İslam, fertleri ve toplumları ifsad eden, ruhunu ve bedenini çürüten bütün kötülükleri yok etmeyi hedefler. İçki, uyuşturucu, kumar ve bütün kötü alışkanlıkları haram kılar, yasaklar ve bunlarla en sağlıklı ve tutarlı bir şekilde mücadele eder.
Fakat İslam, hiçbir rejimin, hiçbir devletin, hiçbir güç odağının Yeşilay derneği değildir. Hiçbir Müslüman, hiçbir grup İslam adına böyle bir ihaleye katılamaz, böyle bir göreve talip olamaz, kendisine teklif edildiğinde de üstlenemez.
İslam, mazlumun yanındadır, mağdurun, miskinin ve yoksulun yanındadır. Komşusu aç iken tok yatanı kendinden saymaz. Müslüman kardeşini dertleriyle, sıkıntılarıyla baş başa bırakıp terk edeni kendinden saymaz.
Fakat bununla beraber, İslam hiçbir gayri İslami bir rejimin Kızılay derneği değildir. Firavunca yönetimlerin, gayri İslami güç merkezlerinin sosyal çalkantılarını dindirmek için böyle bir göreve talip değildir,
Dikta rejimlerinin bozulan huzurunu temin etmek için, alt tabakada oluşacak çatlakları önlemek için sosyal dayanışmayı geliştiren, aşevleri kuran, öğrenci yurtları kuran bir kurum değildir İslam. Müslümanlar aradaki bu inceliği ferasetleriyle, basiretleriyle ortaya koymak durumundadır.
Ve son olarak şurası iyi bilinmelidir ki İslam Şeriatı kozmopolit toplumların ve rejimlerinin kırbacı değildir. İslam, asla kendisinin eğitmediği, kendi tornasından geçirmediği insanları cezalandırma görevine talip olmadığı gibi hiç kimse İslam’a böyle bir rol veremez.
Özellikle rejimlerin kendisinin ürettiği yolsuzlukların, hırsızlıkların, tacizlerin ve cinayetlerin önlenmesi adına bu pisliklerin içine Aziz İslam Şeriatını çekemez.