Bayram, Müslümanların kısa bir müddet için birbirleriyle iletişim kurması, daha sonra da kaldıkları yerden bildiklerini okumaya devam ettiği günler olmaktan çıkarılmalı, gerçek anlamda birbirlerini tanıma günleri olmalıdır.
Özellikle bu konuyu yakın çevremiz için değil, hiç olmazsa bu ülkenin doğusunu ve batısını göz önünde bulundurarak düşünmeliyiz.
Müslümanlar olarak birbirimizin hakkında hüküm verirken, olumsuz bir kanaat belirtirken, nefsimize hoş gelse de hiç acele etmemeliyiz. Özellikle bu coğrafyanın batısında yaşayan ve tevhidi düşünceye sahip Müslümanlar, doğu ve güneydoğuda yaşayan ve kendileri gibi tevhidi düşünceye sahip kardeşleri hakkında konuşurlarken, hüküm verirlerken ve bir değerlendirme yaparlarken, vebal yüklenmemeleri için daha bir titiz davranmaları gerekmektedir.
Aslında bu vebal sadece batıdakiler için değil, herkes içindir. Yani doğudaki Müslümanlar da batıdaki kardeşleri hakkında bir hüküm ve değerlendirmede bulunurlarken, oturdukları yerden, kesin bilgi sahibi olmadan, kulaktan duyma haberlere dayanmamalıdırlar.
Fakat batıdaki Müslümanların bu konudaki yükümlülükleri biraz daha fazladır. Çünkü her türlü yazılı ve görsel medyanın ve iletişimin merkezi batıdır, İstanbul'dur. Sıradan insanların hüküm ve değerlendirmeleriyle, yazan, çizen, konuşan, ağzına bakılan, gözüne bakılan kişilerin değerlendirmeleri ve bundan dolayı yüklenecekleri vebal elbette aynı olmayacaktır.
Batıdaki Tevhidi düşünceye sahip kardeşlerinin, kendileri hakkında yanlış değerlendirmeleri, doğudaki Müslümanları üzmektedir. Başkalarının, özellikle tescilli İslam düşmanlarının kullandıkları hazır şablonları kullanmaları, hazır yaftaları, hazır ithamları hiçbir süzgeçten geçirmeksizin kullanmaları, bilsinler ki doğudaki kardeşlerini üzmektedir.
Bu kardeşlerimizden Allah için beklentimiz şudur: Uzaktan masa başında hüküm vermek ve değerlendirme yapmak yerine, Allah için bizzat giderek, her şeyi yerinde görerek, bölgenin sosyal ve siyasi yapısını yerinde inceleyerek, aracılardan değil, ikinci ve üçüncü şahıslardan değil, bizzat birinci şahıslardan dinleyerek sahih bir kanaate varmalarıdır. İslam adına bu coğrafyanın dünü, bugünü ve özellikle yarınları adına söz söylemek durumunda olanlar için bunu yapmak ciddi bir görevdir.
Bu iletişimin sağlanabilmesi, doğu ve batıdaki Müslümanların bir birlerini en güzel bir şekilde anlayabilmeleri için, birileri kendini ortaya koymalı, kendilerini bu işe adamalı, Ebu Ubeyde b. Cerrah misali bu ümmete yama olmalıdırlar. Bunu yapanlar, bugün İslam adına verilecek en güzel uğraşı vermiş olacakları gibi, yarın Allah katında hiç tahmin edemeyecekleri mükâfatlara ulaşacaklardır.
Gerçek kardeşliğe vesile olacak nice bayramlara ulaşmak dileğiyle.