Camide yaşlı adamın duasına yanındaki istemeyerek kulak misafiri olmuş;
“Allah’ım, gözlerimin feri söndü görmez oldu, ışığını artırıver Allah’ım“
“Kulaklarım işitmez oldu, iyilik ver, sağlık ver Allah’ım”
“Dizlerimin dermanı kalmadı kuvvet ver Allah’ım”
“Ellerim titriyor, güç ver kuvvet ver Allah’ım…”
Yanındaki artık tahammül edememiş, adamın koluna dokunmuş;
“Bırak git şuradan yahu! Allah buraya tamirhane mi açtı, senin yerine bir yenisini yaratır!” demiş.
Gazze aynasından kendimizi gördük ki, ümmet olarak bu ihtiyardan farkımız kalmamış, ayakta durduğumuzdan dolayı kendimizi bir şey zannediyormuşuz, birileri dokununca olduğumuz yere yıkılıverdik.
Meğer arıza vermedik bir yerimiz kalmamış, her bir yanımız çürüyüp dökülmüş. Ümitsizlik değil ama bizi ne tamirat kurtarır, ne parça yenilenmesi kurtarır, perte çıkmışız, kurtarılır bir yerimiz kalmamış.
Gazze bizi birleştirdi, yüreklerimiz artık hep bir atıyor zannediyorduk, belki de ilk günler öyleydi.
Ama şimdi bir bakar mısınız? “Bizden başkalarının eliyle kurtulacaksa varsın Siyonistlerin olsun” der gibi bir hale düştük.
Şu parçalanmışlığa bir bakar mısınız? Ümmetin şu rabıta çamurunun içindeki debelenmesine bir bakar mısınız? Acaba tarihin hangi döneminde böylesine rezalet yaşadık?
Gazze karşısında siyasetin, ticaret dünyasının utanç verici manzarasını görüyorsunuz değil mi?
İşin garip tarafı duadan da vaz geçmiyoruz İnşaallah boşa çıkmaz ama bizim dualar camideki şu ihtiyarın duasına benziyor. Allah bizim neremizi düzeltecek, bizim bunca çürümüşlüğümüzü, tükenmişliğimizi düzeltip Gazze’ye göndereceğine yeni bir toplum yaratamaz mı dersiniz, bu durumdan niçin korkmuyoruz?
Unutmayalım ki Allah Teala bundan sonra Peygamberini yenilemeyecek, eğer yenilenecek bir şey varsa o Peygambere uyum sağlamayan toplumları yenileyecektir, Allah’ın adeti budur ve tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.
Korkarım Allah bizim yerimize…
Mehmed Göktaş