Çünkü hak etmediğimiz bir bayram yaşıyoruz.
Bayram kendimizin icat ettiği bir şey olsaydı belki başka bir güne erteler hatta bu yıl iptal ederdik. Nitekim kendi icadımız olan nice etkinlikleri böyle günlerde erteleyebiliyor veya tamamen iptal edebiliyoruz.
Gel gör ki bayramlarımız bize Rabbimizin ikramı, bize bayram yapın diyen de Rabbimizdir, o yüzden ne erteleriz ne de tümden iptal ederiz, biz her şeye rağmen bayramımızı yaparız.
Çünkü bizim bayramlarımız zaten çılgınca eğlenmek değildir. Biz ağlayarak da bayram yapmasını biliriz. Çünkü ağlayarak da bayram yapılır. Acısı olanlar da acılı bayram yaparlar, bayrama kendilerini kapatamazlar.
Bayramlarımızın birinci başlığı hep küslerin barışması olurdu ya...
İşte bu bayramın ana başlığı kendimizle barışmak olacak, olmalıdır diyorum.
Çünkü bu bayram hiç de kendimizle barışık değiliz. Her ne kadar birbirimizle sarılıp kucaklaşıyor olsak da vicdanlarımızın yüzleri başka tarafa dönük, vicdanlarımızla birbirimize bakamıyoruz.
Kendi evimizde bazen çocuklarımızdan birisi yüzünü bizden çevirip bir köşeye çekilmiş olduğunda bile onu güldürmeden tam bir bayram yapamayız ya...
Bizler Müslümanlarız, Gazze’de binlerce anne baba yavrusuz girdi bayrama, binlerce yavru annesiz babasız kardeşsiz girdiler bayrama. Bırakınız bayramlık elbiselere sahip olmayı, bir lokma ekmeğe bir yudum suya muhtaç durumdalar.
Ve bütün bunlar bizlerin gözleri önünde yaşanıyor.
Bugün küçüklerimizi öpüp bağrımıza bassak da hemen şuracıkta elimizi uzatamadığımız, yüzlerindeki kanlarını silemediğimiz o yavruların çığlıklarından ve görüntülerinden kurtulamıyoruz, çünkü biz Müslümanız, her şeye rağmen vicdanlarımız ölmedi.
Hem sadece Gazze’den dolayı değil, başta tefrika olmak üzere Müslümanlar olarak kendimizden kaynaklanan yaşadığımız bu haleti ruhiyeden dolayı bu bayramda önce kendimizle barışsak diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün Müslümanların Ramazan Bayramı mübarek olsun!