Politik tercihler ister istemez insanımızı birbirinden ayrıştırıyor. Özellikle seçim yaklaştıkça bu ayrışım daha sertleşiyor, derinleşiyor hatta sosyal hayatımızdaki normal ilişkilerimizi bile olumsuz yönde etkiliyor.

Özellikle dindar insanların ayrı ayrı partileri desteklemesi diğer kesimlere göre daha ağır ve kalıcı neticeler doğuruyor. Herkes kendi tercihinin doğruluğunu dinen ispatlama yoluna gittiği için konu daha da ciddileşiyor, dini boyut kazanıyor.

Daha şimdiden dindar kesimin söz konusu bölünmüşlüğü günlük hayatta olumsuz bir şekilde kendisini gösteriyor. Medya için bulunmaz bir malzeme olduğu için bunu körükledikçe körüklüyor.

Elbette insanlar siyasi tercihlerinden, kimlerle beraber olduklarından, kimleri sevdiklerinden, kimleri kendilerine yönetici olarak seçtiklerinden dolayı bir hesap vereceklerdir, olayı küçümsemiyoruz.

Ama unutmayalım ki tamamen olmasa da bu ortam geçicidir, seçim her gün yapılan bir şey değildir, bu rüzgâr hep bu sertlikte esmeyecektir.

Seçimden sonra mahallenin camiinde buluşacağımızı, çıkışta bir birimizle müsafaha yapacağımızı unutmayalım. Daha da önemlisi bu arada bir ramazan ve bir bayram yaşayacağımızı da aklımızdan çıkarmayalım.

Hiçbir Müslüman başka politik tercihlerde bulundu diye Müslüman kardeşliğini noktalayamaz, ilişkileri bitiremez.

Unutmayalım, bu hava uzun müddet bu şekilde sürmeyecek, insanların politik kimlikleri hep böyle hararetli bir şekilde ön planda olmayacaktır.

Hatta öyle günler gelecek ki kimse seçimde hangi partiye oy verdiğini bile söyleme gereği duymayacaktır.

Politik görüşlerinde insanlar kemikleşmiş olsalar da biz İslam’ın diğer konularında davet ve tebliğimizi yapmaya devam edeceğiz. Gerektiği yerde küfür cephesine karşı birlikte faaliyet yürüteceğiz, etkinlikler düzenleyeceğiz.

Nitekim fiili olarak bunu alanlarda görüyoruz yani ayrı ayrı politik tercihleri olduğu halde hayati etkinliklerde beraber olabiliyoruz.

Ama bunun olmazsa olmaz bir şartı vardır; hiçbir zaman birbirimizin yüzüne bakmak zorunda olduğumuzu unutmamaktır. Politik tercihler bizim nihai tercihimiz olmamalı, aramızdaki köprülerimizi yıkmamalıdır.

Aslında Müslümanlar arasındaki köprüler sadece politik ayrılıklarla değil, teferruattan ibaret olan İslami konularla da yıkılmamalıdır. Hatta bu daha da önemlidir çünkü seçim dediğin dört beş yılda bir olmaktadır ama ayrı düştüğümüz teferruatlar her daim bulunmaktadır.