Geniş bir mekân düşününüz, mesela günümüzdeki kamplar olabilir, uçakları uzunca bir vakit rötar yapmış yolcuların bulunduğu bir alan olabilir.
Söz konusu bu alanda yüzlerce insan var, hepsi de yatmışlar uyuyorlar. Uyumak bu insanların en bariz vasfı, durmadan uyuyorlar. Birtakım ihtiyaçlarını gideriyorlar ve tekrar uyuyorlar.
Fakat bu arada bir şey daha dikkatimizi çekiyor; durmadan uyuyan bu insanlar aynı zamanda birbirlerine küsler, dargınlar, birbirlerine arkalarını dönmüşler ve suratlarını asmışlar, o şekilde uyuyorlar.
Aynı zamanda düzensiz ve dağınık bir şekilde uyuyorlar. Uykuya başlama saatleri belli değil, uyanma saatleri belli değil, kimin ne zaman uyanacağını ve yeniden ne zaman başlayacağını bilemiyorsunuz.
Şimdi siz bir gayrete gelerek bu insanlara:
“Niçin tefrikaya düşerek parça parça oluyorsunuz, niçin bir birinize sırt dönüyorsunuz? Birlik ve beraberlik oluşturun” diyerek dargınlıklarını giderdiniz, aralarındaki tefrikayı yok ettiniz, birbirleriyle kucaklaştırdınız. Sonra onları organize ederek bir disipline soktunuz...
Peki ne oldu şimdi? Bundan sonra artık birlik ve beraberlik halinde uyurlar, birbirlerine sırt dönerek değil, yüz yüze gelerek uyurlar, suratlarını asarak değil, gülümseyerek uyurlar, başıboş ve dağınık bir şekilde değil, örgütlü ve disiplinli bir şekilde uyurlar, vahdet halinde uyurlar.
Bu insanlar uyuyan insanlar değil mi? Eh, bundan sonra öyle uyuyacaklarına, böyle uyurlar vesselam, ne değişir?
Bizler uyuyan insanlarsak veya verdiğimiz uğraş uyumakla eşdeğerde ise, vahdet oluştursak ne yazar, tefrikaya düşsek ne yazar, örgütlü ve organize olsak ne yazar, başıboş ve sallapati olsak ne yazar?
Bugün Müslümanların en çok dile getirdiği soruların başında;
"Müslümanlar içinde bulunduğu tefrikadan nasıl kurtulabilir, birlik ve beraberliği nasıl sağlayabilir, bunun için neler yapılmalıdır?" sorusudur.
Kim itiraz edebilir ki Müslümanların vahdetine, elbette bir özlemdir Müslümanların birlik ve beraberliği. Her şeyden önemlisi, Allah Teala emretmektedir O'nun ipine sarılmalarını ve tefrikaya düşmemelerini, hiç kimse bunu hafife alamaz.
Fakat bütün kerameti vahdette görmek, örgütlenmede, organize olmada görmek, Müslümanların örgütlü ve birlik içerisinde olmalarıyla bütün problemlerin çözüleceğine kilitlenmek, özellikle zilletin son bulup izzete kavuşulacağına inanmak acaba doğru bir tespit, doğru bir beklenti midir?
Unutmayalım ki kıpırdayan insanların vahdet halinde olup olmamaları önemlidir, ayağa kalkıp yola koyulan insanların örgütlü olup olmamaları önemlidir. Vahdet olsun, organize olsun, sancılı insanların meselesi olduğu zaman bir anlam ifade eder.
O halde vahdetten ve organizeden önce insanımızda bulunması gereken şeyin sancı olduğu bilinmelidir. İslami bir sancı bulunmalıdır ki insanı kıvır kıvır kıvrandırsın!
Bir insanın sancılanabilmesi için de şu anda İblis ve ordularının Allah ve Rasûlüne karşı yürüttükleri savaşın boyutlarını bir bakışta görebilecek göze, zulmün ve çarpıklığın boyutlarını anlayabilecek bir idrake sahip olması gerekmektedir.