Bazılarımızın hafızasında belki sadece Hama ve Humus katliamı kalmış olabilir. Fakat Suriye`yi biraz daha yakından bilenler bilir ki, yıllarca süren ve hala sürmekte olana baba-oğul Esed yönetimlerinde yüz binlerce Müslüman kayıptır, katledilmiştir, yüz binlercesi de zindanlarda korkunç işkenceler altındadır. Hiçbir ülkenin zindanı Suriye zindanları kadar Müslümanla dolu değildir.
Hiç kimse yakınlarının akıbetini soramaz, çünkü aynı akıbetin kendisini de beklediğini çok iyi bilmektedir.
Hele bir yıkılıversin şu zalim Esed yönetimi –yıkılacaktır Allah`ın izniyle- zulmün boyutlarını işte o zaman görecek dünya.
Şunu bir yere kaydedin, bir gün Suriye Zindanları dünyanın bir numaralı gündemi olacaktır ve o zaman dünya gördüklerinden dolayı utanacaktır
Ticaret veya akraba ziyareti için Nusaybin`den Suriye tarafına girdikten sonra üzerinden yirmi yıla yakın zaman geçtiği halde bir daha haber alınamayan kimselerin hikâyelerini dinledim. Suriye`ye giderek yakınlarının akıbetini araştıranların ürpererek anlattıklarını dinledim.
Allah`ın izniyle zalim Suriye diktatörlüğünün sonu gelmiştir.
Yerine gelecek olanlar bizim idealimizdeki İslami yönetimler olmasa da, halkı müslüman olan ülkelerdeki halk hareketleri inşallah hayırla neticelenecektir. Hiç kimse Kaddafi`yi de, Mübarek`i de, Zeynelabidin b. Ali`yi de ve özellikle Beşşar Esed`i de aramayacaktır.
Güzel günler yakındır derken, özellikle bunu Filistin`i kastederek söylüyorum.
Mısır halkı eğer bugün kitleler halinde Filistin`e doğru yürüyebiliyorsa, bunun ardından Ürdün gelecekse, Siyonizm`in akıbeti için, zalim israil yönetiminin geleceği için hiç de iyi bir haber değildir bunlar.
Yani kendi firavunlarını alaşağı ettikten sonra Filistinli kardeşleriyle doğrudan kucaklaşabilme imkânına sahip olan Mısırlı Müslümanlar şimdi bunun için yollara düşmüşse, Filistin için, Gazze için güzel günler çok yakındır.
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Filistin davası tarihinin en büyük desteğini bugün kazanıyor demektir.
Emperyalizmin en büyük başarısı buydu, Mısır gibi yetmiş milyona yakın bir Müslüman kitleyi Filistin`den uzak tutmak, arasına mesafe koymaktı. Elhamdülillah kukla firavun Mübarek`in devrilmesiyle bu hasret bitmiştir.
Siz buna bir de bu Hamas ve el Fetih`in imzaladıkları anlaşmayı ekleyin,
Yola çıkacak olan yardım filolarını ekleyin,
Çok büyük etkinliklerle Mavi Marmara şehidlerinin anıldığını, yani bu konunun Türkiye`de de dipdiri olduğunu düşünün… Güzel günlerin gerçekten çok yakın olduğunu göreceksiniz.
Aynı şekilde içerde de güzel günlerin çok yakın olduğuna inanıyorum.
Havaya bir taş attığınızda çıkar, çıkar, sonunda bir noktada durur, orası zirvedir ve artık oradan hızla aşağı düşer.
Özellikle bölge esnafının uğradığı zulüm de aynı şekilde zirve yapmıştır.
İkide bir olur olmaz bahanelerle savaş alanına çevrilen kent merkezleri…
Yakılıp yıkılan iş yerleri, kundaklanan otomobiller…
Yağmalanan dükkânlar, mağazalar…
Günlerce süren zoraki kepenk kapatmalar…
Çeklerini, senetlerini ödemeyen esnaf, iflas ederek kapanan iş yerleri…
Söylediğim gibi, zulmün zirve yapmasıdır bu. Zirvenin ardından düşüp yere çakılma mukadder değil midir? İşte biz bugün bu mukadderatın tecellisini bekliyoruz. Herkes bekliyor.
Onurlu ve izzetli insanlar, aile reisleri, sokağın başında beliren bir avuç çocuğun emriyle iş yerlerinin kepenklerini indirmek zorunda kalıyorlarsa, iş yerlerinin, otomobillerinin yakılmasından korktukları için veya belediye tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için fikir ve düşüncelerini asla tasvip etmediği bu dayatmaya ses çıkarmıyorsa…
İyi bilin ki bölgenin bütün insanları burunlarından soluyor demektir.
Ve dolayısıyla güzel günler yakın demektir.