Özgürlük ve bağımsızlık gibi kavramların cezbedici bir duruşları vardır. Hem bireyler hem topluluklar hem de ülkeler çoğu zaman bu kavramları bayraklaştırır ve ulaşılması gereken biricik hedef olarak seçerler. Hatta bağımsızlık kavramıyla da yetinmeyerek başına bir de “tam” getirirler, olur “tam bağımsızlık”.

Özgürlük ve hürriyet kavramları üzerinde sosyal ve felsefi açıdan nice çalışmalar yapılmış nice kitaplar yazılmıştır.

Hiç kimsecikler de bu ideallere kolay kolay karşı çıkamamış, kölelikle itham edilmişlerdir. Olsa olsa “başkalarının haklarının başladığı noktada senin özgürlük sınırın biter” gibi kolay kolay da uygulanmayan göstermelik bir sınırdan söz edilmiştir.

İyice dikkat ederseniz özgürlük kavramının peşinden sorumsuzluk diye bir gerçeğin kendini hissettirdiğini görürsünüz.

Meseleyi biraz daha dar bir alana çekerek konuşalım.

Belirli bir fikir ve düşünceyle ortaya çıkan ve bunu topluma deklare edip sunan cemaat veya parti gibi yapılanmalara katılanların daha sonra “Ben özgürüm, istediğim gibi düşünürüm” diyerek kendisinin de içinde bulunduğu yapıyla ters düşecek beyanlarda bulunması mevcut yapıyı güç durumda bırakacak sorunlu bir tavırdır.

İçinde bulunduğu yapının kırmızıçizgileriyle sonradan ters düşen ve bunu fikir hürriyeti adına dillendiren kişiye düşen görev sessizce oradan ayrılmaktır.

Herhangi bir yapı içerisinde bulunan fertlere düşen görev o yapıyı sıkıntıya sokacak, güç duruma düşürecek beyan ve davranışlardan kaçınmaktır.

Bu bir baskı değildir. Hele hele son zamanlarda birilerinin aşağılamaya yeltendiği İslamî bir şiar olan “biat”a saldırı vesilesi değildir.

Bir insan zamanla değişerek veya kendisini geliştirerek vardığı kanaatini bulunduğu yapıya sunabilir ve bu meyanda değişiklikler teklif edebilir.

Fakat bütün bu durumlarda sorumluluk ölçülerine riayet eder.

Özgürlük ve bağımsızlık adına sorumsuzluk meselesi sadece önemli yapılanmalar içinde değil aile ve arkadaş gurupları arasında, bir takım ekip çalışmalarında hatta ticari birliktelikler içerisinde de dikkat edilmesi gereken bir kuraldır.

İyi dikkat ederseniz “fikir hürriyeti, özgürlük, bağımsızlık” kavramları aynı zanda bünyelerinde birazcık da olsa patavatsızlığı ve pervasızlığı da barındırır.

Ve bütün patavatsızlar aynı zamanda sorumsuzdurlar, birlikte oldukları kişilere zarar verirler.