Müslüman, başkalarının putuna da sövemez, itine de sövemez ve sövmez de.

Aslında Müslüman hiç kimseye ve hiç bir şeye sövemez.

Sövmenin Arapça tam karşılığı sebb, sebbetmektir, şetm etmektir yani terbiye ve nezaket kurallarına uymayan kötü söz söylemek, daha açıkçası sin kaf kullanmaktır.

 Ve bilindiği üzere Kitabımız bize bu anlamda başkalarına, özellikle başkalarının putlarına sövmeyi yasaklamıştır;

“Onların Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki onlar da bilmeyerek sınırı aşıp Allah’a sövmesinler...”(6/108)

Zannedersem buraya kadar anlaşılmayan bir şey yok, hiçbir Müslüman buna itiraz edemez ve bu çizgiden öteye geçemez.

Fakat “sebbetme, sövme kelimesini açıklama adına yapılan tefsir ve yorumlara bakıldığında işin iyice sulandırıldığını, gevşetildiğini ve maksadın dışına çıkıldığını görüyoruz.

Haydi diyelim ki söz konusu bu yorumlarda “başkalarının inancına hakaret etmemek, putlarına dil uzatmamak...” gibilerine susalım. Fakat daha da ileri giderek “başkalarının putlarına karşı saygılı olmak, ihtiramlı olmak, hosgörülü olmak...” gibi yorum ve tavırları kabullenmek ne kadar mümkündür?

Her şeyden önemlisi, bu düşünce ve tavır Kur’an-ı Kerim’le taban tabana ters düşmektedir.

Biz putperest muhataplarımıza yeri geldiğinde;

“Yuh olsun size de, Allah’tan başka taptıklarınıza da, hiç mi akıl etmiyorsunuz” (21/67)

“İyi biliniz ki siz ve Allah’tan başka taptıklarınız cehennemin odunlarısınız, hepiniz oraya gideceksiniz!(21/98)

“Onların ayakları mı var yürüyecek, elleri mi var tutacak, gözleri mi var görecek, kulakları mı var duyacak...” (7/195)

Daha birçok ayeti kerimenin yanı sıra şunu hiç unutmayalım ki Mekke müşriklerinin Peygamber Aleyhisselam hakkındaki en belirgin şikâyetleri; Muhammed bizim ilahlarımızı diline doluyor, onlara hakaret ediyor, onların bir hiç olduğunu söylüyor...”

Evet, biz kimsenin itine putuna sövmeyiz. Ama müsaadenizle o putların kör olduğunu, sağır olduğunu, cehennem yakıtı olduğunu söyleyelim.