Sanki çok kolay bir şeymiş gibi insanlardan ve özellikle muhataplarımızdan hep dürüstlük bekleriz.
Farkında mısınız dürüstlükle ilgili bir hikaye, bir anekdot anlatıldığında dikkatle dinliyoruz, okuyoruz. Çünkü kolay kolay rastlamadığımız nadir vakalardan olmuştur da onun için.
Hepimizin bildiği şu ayeti kerimeye dikkat ederseniz Rabbimiz bize dürüstlüğü emrederken bizi dürüstlükten alıkoyacak şeyleri de sıralamış oluyor:
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız veya akrabanız aleyhine de olsa adaletten asla ayrılmayın, Allah için şahitlik eden kimseler olun. Zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki, Allah yaptığınız her şeyden haberdardır”(4/135)
Demek ki bizi dürüstlükten alıkoyan engeller başta kendi nefsimiz, ana-babamız, akrabalarımız, çevremiz, zenginler, fakirler...
Demek ki bu engeller bir bir aşılmadan dürüst olunamazmış. Şimdi hepimiz dürüstlük sınavı vereceğimiz bir olay karşısında bu engellerin her birini teker teker gözümüzün önünden geçirelim, bunlardan hangisinin hatırından çıkıp çıkamayacağımızı görelim.
Sonra, belki küçük şeylerde, kuruşlarda dürüstlük o kadar zor olmasa gerek ki çokça şahit olabiliyoruz. Fakat miktarlar arttıkça mesele değişiyor.
Ve dürüstlüğün en çok arandığı ve bulunmasını arzu ettiğimiz kesim elbette yöneticiler, yetki sahipleri ve toplumda etkin olan kesimdir. Sıradan insanların dürüstlüğü toplumu kurtaramaz belki sadece kendilerini kurtarır.
Evet, imkansız değil ama zannedildiği kadar da kolay değil dürüst olmak.
Diyelim ki makam sahibi birisi olarak siz dürüst olmak, doğruluktan ayrılmak istemiyorsunuz. Bu defa çevreniz, yakınlarınız sizi zorluyor. Eğer isteklerini yerine getirmemişseniz dinleyin artık onları;
“Kırk yılın başı bir işimiz düşmüştü, ne olur yani el elin işini görüyor, şuna bak bir de akraba olacak, arkadaş olacak, bunlar böyledir işte, bir makama geldiler mi tamam artık...”
Bu durum gösteriyor ki bazılarımızın sıkça dile getirdiği gibi dürüstlüğün kaybolması tek yönlü bir şey değil toplumun bütün kesimlerine sirayet etmiş durumda.
Elbette ümitsiz değiliz, yeri geldikçe adil ve dürüst olmanın mümkün olduğunu ve bunun yollarını izah etmeye devam edeceğiz.