Geminin delinmesi denilince akla ilk gelen şey nihayetinde o geminin batmasıdır.
Bir gemiye verilebilecek en büyük zarar, yapılabilecek en büyük düşmanlık o gemide bir delik açmaktır. Zannedersem çoğumuzun bununla ilgili bir hikâyesi bile vardır.

Fakat bazı durumlarda gemiye delik açarak, gemiye hasar vererek o gemiyi kurtarabiliriz.
Zannedersem şu an hepimiz Kehf Suresindeki Musa – Salih Kul (Hızır) kıssasını hatırlamıştır.
Evet, biz de oradan hareket ederek bir şeyler söylemeye çalışacağız..
Bildiğiniz gibi Hz. Musa, Allah Teala’nın kendi katından ilim verdiği salih kulla buluşmak üzere yanındaki gençle yola çıkar ve onu bulurlar, Ondan Allah’ın (cc) verdiği ilimden kendisine de öğretmesini ister, salih kul Hz. Musa’ya sabredemeyeceğini söylese de o sabredeceğini söyler ve yola çıkarlar. İlk olarak bir gemiye binerler, Salih Kul gemide bir delik açar, Hz. Musa buna dayanamaz, gemidekileri batırmak mı istiyorsun, sen kötü bir şey yaptın der. Diğer iki olaya da aynı şekilde tahammül edemeyip karşı çıkar ve yolculukları son bulunca Salih Kul gemiyi delme nedenini şöyle açıklar:

“O gemi birkaç yoksulun idi, denizde çalışıyorlardı. Gemiyi kusurlu kılmak istedim, çünkü önlerinde bütün sağlam gemileri gasp ederek alan bir kral vardı.” (18/79)

İnsanımız nedense bu kıssanın hep başka yönleri üzerinde yoğunlaşmış ama gemide delik açma siyasetinden bize düşen nedir, bunun üzerinde fazla durmamıştır. Hâlbuki bu kıssadan çıkaracağımız derslerden birisi de; “Eşkıya delinmiş, hasarlı gemiye el koymaz” özellikle sağlamları varken.
İster bireysel hayatımızda olsun, ister ticari ve üretim hayatımızda olsun bazen kendi gemimizi kendi elimizle delme yolunu da aklımızda bulundurmalıyız diyorum. Bunun hangi durumlarda ve ne şekilde yapılması gerektiğini müsaadenizle herkes kendisi bulup çıkarmalıdır.
Bunu en çok da siyasiler ve yöneticiler düşünmeli diyorum. Kurtlar Sofrasının orta yerinde, küresel eşkıyanın kesişme noktasında bulunan Türkiye için delinmiş gemi birçok hain bakışı geri çevirecek, gaspa yeltenenlerin niyetini söndürecektir.
Başka bir şey yokmuş gibi iki haberden birinin İHA, ötekinin SİHA olduğu bir medyanın çok yanlış yaptığını düşünüyorum.