“Atmayalım, şurada bir köşede dursun, bir gün lazım olur…” düşüncesiyle oluşmaya başlar çöp evlerimiz.

Çöp evlerin yabancısı değiliz, arada bir ekranlara gelir, hayretle izleriz.

Hepimizinki bu boyutlara ulaşmasa da, saldığı koku mahalleyi rahatsız etmeye başlayınca birilerinin şikâyetiyle yetkililer tarafından boşaltılan çöpe dönüşmüş böylesi evler hiç yabancımız değil.

Kamyonlara doldurulurken şaşkınlıkla izleriz ama bu duruma nasıl geldiğini iyice düşündüğümüzde fazla şaşılacak bir durum olmadığını da anlarız.

Unutmayalım, bu işin kökeninde dünya malına düşkünlüğümüz vardır. Buna bir de geçmiş günlerde çekilen yokluklar eklenince mesele iyice anlaşılır.

Geçmişte peynirimizi, yoğurdumuzu, salçamızı, turşumuzu ve diğer kışlık hazırlığımızı koyacak doğru dürüst bir kap bulamadığımız için bugün elimize geçen ne kadar plastik kap varsa atmaya kıyamıyoruz ve evimizin bir köşesine yığıyoruz. Siz buna yerlerine yenilerini aldığımız ve atmaya kıyamadığımız diğer ev eşyalarını da ekleyin, o zaman göreceksiniz evlerimizin bir bölümünün ne hale geldiğini.

Çoğumuzun evinde görmeden edemediğimiz elektronik eşya ve oyuncak mezarlığı ise bu işin yürek yakan başka bir yönü.

Allah’tan ki bazen ya bizim aklımız başımıza gelir veya evden birisi bunun farkına varır;

“Artık şu evde bir temizlik yapalım, kullanmadığımız ne kadar lüzumsuz şey varsa hepsini de atalım” der ve atılır. Belki o an için biraz üzülsek de daha sonra “Elhamdülillah, ne güzel oldu, dünya varmış yahu, temizliğin, sadeliğin gözünü seveyim…” deriz.

Sözü şuraya getirmek istiyorum; Eğer farkındaysanız dikkat etmediğimiz takdirde evlerimiz gibi ruhlarımız da, beyinlerimiz de çöplüğe dönüşüyor. Belki kendi ruhumuzun, kalbimizin, hafızamızın çöplüğe dönüştüğünü aklımıza getirmez veya kabullenmeye biliriz ama karşımızdaki insanda bu durumu çabucak görürüz.

Kötüler bir yana, basit ve lüzumsuz düşüncelerden kurtulmadığımız müddetçe insanlığımızın değerini asla anlayamayız.

Diyorum ki, evimizdeki lüzumsuz eşyaları avlumuza, bahçemize çıkarıp bir kibritle tutuşturup yok ederiz ya, hafızamızı boş yere işgal eden, ruhumuzu inciten, insan olarak tam kapasite çalışmamızı engelleyen her ne varsa dışarı atıp bir kibrit de onlara çalsak ne olur?

Adam şu ana kadar birilerinden gördüğü bir kötülük varsa, yıllar önce bile olsa birilerinden duyduğu bir kötü söz varsa hiçbirini atmamış, saklamış duruyor. Yeter ki ondan bir söz açılsın, hemen orta yere getiriveriyor.

Madem böyle saklama hünerin var, keşke şu ana kadar birilerinden gördüğün iyilikleri saklasaydın ve bugün birlikte hatırlayıp yâd etsek ve mutlu olsaydık ne olurdu?

Unutmayalım, çöp evler ne kadar kötü ve sevimsiz ise, çöplüğe dönüşen ruhlarımız da muhataplarımız için o kadar kötü ve ürkütücüdür.

Hazır temizlik mevsimi de gelmişken…