“Ben oynamıyorum” derdik ve çıkardık oyundan çocukluğumuzda. Çıkardık ve bir kenara çekilirdik veya çeker giderdik evimize. Kurtulurduk böylece içinden çıkamadığımız bir oyundan, bizi aşan bizim düzeltemeyeceğimiz bir kurgudan. Ve böylece rahat bir nefes almış olurduk.
Bugün de aynı şekilde “ben oynamıyorum” diye çıkılması gereken bir oyun içinde olduğumuz hissi ağır basıyor bende. Ama bilmiyorum çocukken yaptığımızı şimdi yapabilir miyiz?
Vatan bölünür mü bölünmez mi bilemem ama bildiğim bir şey var, bu millet bölünmek üzere efendiler!
Eğer dikkatle bakarsanız manzara ne siyasi kamplaşmaya benziyor, ne parti parti ayrılmalara benziyor. Toplumu bir birine bağlayan köprüler yıkılıyor, gidiş geliş yolları tahrip ediliyor, hem de bir daha tamir edilmeyecek şekilde.
Ne acı bir durum! İnsanımızın bir birleriyle olan bağlarını koparan, aralarına aşılmaz duvarlar ören, bir daha bir birlerinin yüzüne baktırmayacak bu söylemlerin sahipleri bütün bunlardan zevk almakta, coştukça coşmakta, rakibini yere sermiş bir kahraman gibi kollarını havaya kaldırmakta.
Daha da acı olanı, bu ağızların, bu kalemlerin, bu mikrofon sahiplerinin çılgınca bir kitleden karşılık bulması daha çok prim yapması, daha çok alkış alması, sanal dünyada daha çok tıklanmasıdır.
Allah aşkına bir bakar mısınız şu medyaya; “Aslanım benim, ağzının payını verdi, haddini bildirdi, rezil etti, söylediğine bin pişman etti, son noktayı koydu…” Arama motoruna bir girin bakalım, bunlardan çok bir şey görebilecek misiniz?
Bir acı şey daha; bu milletin bu şekilde bölünmeye doğru gidişini gören ve üzüntüyle izleyenleri de; “tarafını belli et, rengini göster, konuş, susma…” diye kendilerine katılmaya, yani yıkım ekibine dahil olmaya zorluyorlar.
Dokunmayın Allah aşkına, bu milletin içinde birazcık olsun köprü kurucular, tahrip eden yolları yapacak birileri bulunsun. Çaldığı kapıdan kovulmayacak, her vardığı yerde az çok kabul görecek, yaralanmamış, lekelenmemiş birileri bulunsun. Bir gün en çok onları arayacaksınız.
Anlatıyorlar. Cennetliklerle cehennemlikler buluşmuşlar. Ayrılırken bir birlerine demişler ki; yahu aramıza bir köprü inşa edelim ve bu şekilde arada sırada buluşuruz. Tamam demişler ve bir köprü yapmaya karar vermişler, herkes kendi tarafından başlayacak ve orta yerde buluşacaklar, bu şekilde karar almışlar. Cehennemlikler kendi hisselerine düşen bölümü hızlı bir şekilde yapmaya başlamışlar ve orta yere kadar gelmişler. Fakat bir de ne görsünler, cennetliklerin tarafında hiçbir çalışma yok. Hayırdır yahu, bir adım atacak bir şey bile yapmamışsınız?” deyince, Cennettekiler demişler ki; valla biz burada bir tek müteahhit bulamadık!”
Bazı nükteler bize haddimizi aştırıyor, Şer’î sınırlarımızı zorlatıyor ama dağarcığımızın yetersizliğinden dolayı mecbur kalıyoruz. Dürüst müteahhitlerimizi tenzih ederiz.
İçimiz yandığı için söylüyoruz; Efendiler dikkat edin Millet bölünmek üzere!