Ve biz karla ısınırız dostum, biraz da yağmurla. Ama öncelikle kar ısıtır bizi, kar bu işin olmazsa olmazıdır.

Bakın, işte şimdi ısınmaya başladı evlerimiz, yüreklerimiz, hatta ellerimiz ayaklarımız.

Bakmayın siz bazılarımızın ellerini ovuşturduğuna, o da ondandır, yani yüreğimizin ısındığındandır, ağızlarımızdan çıkan buhar da içimizin hararetindendir.

Zaten biz biliyoruz, üşümeyesiniz diye Rabbimiz üzerimizi bu bembeyaz yorganla örtüyor. Sadece biz insanların değil bedeninde can taşıyan her şeyin yorganıdır kar.

Bakıyoruz da insanımız bu gerçeği bu sene daha iyi anlamışa benziyor. Dört gözle yolunu bekleyip durdu. Ve sonunda geldi elhamdülillah, hoş safalar getirdi.

Dedim ya dostum aslında biz hep sıcaklarda üşürüz, sıcaklarda kara kara düşünürüz, her ne kadar terlesek de içimizin bir yerlerinden esen soğuk bir rüzgarı hisseder dururuz.

Tamam, senenin bütün günleri bizimle birlikte olsun, üzerimizi örtüp dursun demiyoruz ama hiç olmazsa gözümüzden ırak olmasın, bağda bahçede, tarlada ter içinde kalmış olsak da şöyle kafamızı kaldırıp aradığımızda dağlarımızda görebilelim.

Biz alışkınızdır, temmuz da olsa ağustos da olsa kafamızı kaldırdığımızda zirvesi beyazlara bürünmüş bir Erciyes göremezsek tedirgin oluruz, içimizi bir üzüntü kaplar ve işte o zaman üşürüz biz.

Biz biliyoruz ki yeryüzünün bembeyaz kara bürünmesi demek ardından bembeyaz çiçeklere bürünecek demektir.

Ve kar muhteşem bir temizleyicidir, bildiğimiz bilmediğimiz nice hastalıkların mikropların yok olması için de dört gözle onu bekleriz.

Ve daha da muhteşem olanını söyleyelim; Allah’ın Rasûlü (s.a.v) namaza giriş tekbirinden sonra yaptığı duasının bir bölümünde; “Allah’ım, hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle,  beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır” buyurmuştur.

Tekrar hoş geldin safalar getirdin diyoruz bu muhteşem temizleyicimize!