Bunun anlaşılmayacak neresi var.

Allah aşkına! Sözcü Gazetesi gerçeği olduğu gibi ifade etmiştir; Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılması Kemalizm için tam bir felakettir.

Kemalizm’in bu ülkedeki bir numaralı temsilcisi ve savunucusu durumundaki Sözcü Gazetesi de 2020 yılındaki felaketlerden birisinin Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesidir diye bunu manşetinden ilan etmiştir vesselam.

Ee, bunun neresi yalan? Ayasofya’yı camiden müzeye çeviren Mustafa Kemal değil midir? Şimdi o olsaydı camiye çevrilmesini kabullenir miydi?

Bu arada Fikri Sağlar da doğru söylüyor; Türkiye’de tesettürlü bayanların hakim olması, savcı olması, milletvekili olması, bakan olması, akademisyen olması, dekan ve rektör olması Kemalizm için felaket değil de nedir? Bildiğimiz o Mustafa Kemal olsaydı bunlar olabilir miydi, bunlara müsaade eder miydi? O halde bırakın adamcağızın üstüne üstüne gitmeyi.
Gerek Sözcü Gazetesi ve yazarlarının gerek Fikri Sağlar gibilerinin Atatürk istismarcılığı ile itham edilmesini asla kabul etmiyoruz, adamlar istismarcı filan değil, bal gibi Atatürkçü, bal gibi Kemalist, daha ne yapacaklar.

Nasıl ki birilerinin bizi İslam’ın istismarcılığıyla itham etmesine asla razı olmuyorsak aynı şeyi karşımızdakiler için de düşünmek durumundayız. Bir insanı öncelikle kendisini ifade ettiği isimle kabul etmek zorundayız. Daha sonra söz konusu ismiyle çelişkileri varsa onu ortaya koyabiliriz.

Evet, Kemalizm denilen bir gerçek vardır bu ülkede ve bu millet asla istemediği halde zoraki dayatılmıştır.

Ve bu millet söz konusu dayatmaları gücü yettiği kadarıyla reddetmiş, yıkmıştır, kırmıştır, püs- kürtmüştür.

İşte Kemalizm cephesinden baktığınızda söz konusu her püskürtme Kemalizm için bir felakettir, bir hezimettir, adamcağızların da söylediği budur.

Kemalizm’in birinci büyük hezimeti ezanın aslına çevrilmesidir. Her ne kadar bunu gerçekleştirenler canlarından olmuşlarsa da ezan yeniden Türkçeye döndürülememiştir.
Peyderpey gerçekleşen Dini eğitimi, imam-hatipleri, Kur’an kurslarını, ilahiyatları da Kemalizm’in başına gelen felaketler listesine eklemeliyiz.

Zaten Kemalistler de bunun böyle olduğunu yeri geldiğinde ifade etmektedirler.
Fakat şu bizim zavallılara ne oluyorsa; bütün bunların Kemalizm’le çelişmediğini ispatlamak için çırpınıp duruyorlar.