Şaka yapmıyorum, gerçekten söylüyorum. Bunu anlayabilmek için kendinizi bir an Fransa’nın yerine koyun yeterlidir. Hoppala, niye Fransa’nın yerine koyacakmışız diyeceksiniz. Ne bileyim, bağışlayın, başka türlü anlatamıyoruz da.

Köye bakan gelmiş, dertlerini dinlemek için köylüyü toplamış, Muhtar demiş ki; “Sayın bakanım, geçen yıl köyümüze sulama kanalı yaptınız, Allah razı olsun arazilerimiz susuzlukta kurtuldu, fakat gönül isterdi ki bu kanallarımızdan aynı zamanda hayvanlarımız da su içebilseydi, maalesef içemiyorlar” der. Bakan yerinde görmek için köylülerle birlikte su kanalının başına varırlar, muhtar eliyle göstererek;

“Sayın bakanım, farz edelim siz bir hayvansınız, şuradan nasıl su içeceksiniz?”

Biz de aynı düşünceyle kendimizi bir anlığına Fransa’nın yerine koyalım, bi şey olmaz.

Avrupa tarihini okuduğunuzda görürsünüz ki Fransızların Hıristiyanlığa girmesiyle bu din fark edilecek şekilde güçlenmiş, Türklerin İslamiyet’e girmesi gibi olmuş. Hatta Haçlı Seferleri Fransa’dan, Clorment şehrinden yine Fransızların başı çekmesiyle başlamış ve sürmüştür.

Yani söz konusu olan Fransa uzun zaman hem Hristiyanlığın sözcülüğünü, devrimden sonra da laikliğin sözcülüğünü yapmıştır. Gerçi laik Fransa Kiliseye karşı cephe almışsa da İslam’a karşı olan düşmanlığıyla hiç bir zaman kıyaslanamaz.

İşte bu Fransa’nın özellikle son yıllarda İslam’la başı iyice dertte. Anlaşılan Macron bu derdi çözmek için bir şeyler yapmayı düşünüyor; İslam’ın şu anda yeryüzünün her yanında krizde olduğunu, reforme edilmesi, Fransa’daki imamların artık hep Fransa’da yetişmesi gerektiğini, ülkedeki bütün İslami kuruluşların gelir giderlerinin denetlenmesi gerektiğini belirtmiş. Bundan dolayı da İslam Dünyasının tepkilerini üzerine çekmiş. Macron’un durumunun Donkişotluktan öteye geçmeyeceğini hatta ilk seçimde kaybedeceğini, İslam’a yönelik bu saldırıları da bunun için yaptığını cümle alem biliyor.

Fakat ne olursa olsun hem Hıristiyanlığın hem laikliğin dünyadaki sözcüsü Fransa bugün İslami bir kuşatma altındadır.

Bugünlere nasıl geldiği üzerine çok şey söylenebilir.

Fakat unutmayalım, Rabbimizin bir ismi de Sabûr’dur. Mısır, Irak, Lübnan ve Cezayir’den tutun Afrka’daki nice İslam diyarını işgal etmenin böyle bir neticesinin olacağı beklenmeliydi. Bugün İslam Fransa’da çok büyük bir güçtür.

Her ne kadar biz Fransa’nın İslam’la başı dertte desek de Fransa bunu; Allah Fransa’nın hidayetini istiyor şeklinde anlamalıdır.