Sessizliğin ve sakinliğin kendine göre artıları olduğu için altı yedi aydan beri evde olmayı bu anlamda değerlendirmeye çalışıyor olmalıyız.

Peki, bununla teselli mi oluyoruz? Şu salgının bizi neremizden vurduğunu bayramda biraz daha sorgulamaya çalıştım.

Elbette dostlarımızla görüşmekten, kucaklaşmaktan mahrum olmak üzüntü vericidir.

Fakat her zamanki çevre değil de özellikle Kayseri’nin doğusundan mahrum kalmanın bana çok ağır geldiğini ve bundan dolayı zararda olduğumu fark ettim.

Hani günümüzde enerji kaynakları epeyce çeşitlenmiş ve onlardan en kolay ve zengini güneş enerjisi ya. Şahsen benim de en güçlü ve kolay enerji kaynağım da müminlerin simalarıdır. Onların simalarını azıcık da olsa seyretsem inanın bana epeyce yetiyor o enerji.

Eğer bir de o simaların ihlas ve samimiyetine şahitlik etmişsen tamamdır. Ve bir de Peygamber Aleyhisselam’a karşı özel bir sevgisi varsa enerjinizi öyle bir yükleniyorsunuz ki anlatılamaz.

Sonra bir şeyin daha farkına vardım; sadece nur yüzlü simalar değil, onların mekanlarından uzak kalmanın da ayrıca bir kayıp olduğunu gördüm.

Şu anda bir Diyarbakır bir Batman hasreti var içimde. Şırnak’tan, Şemdinli’den başlayarak batıya doğru hiç bir yeri atlamadan doyasıya dolaşmak bizim için basit bir seyahat özlemi değil gerçekten bir enerji yüklenmektir.

Aslında nur yüzlülerden enerji yüklenme meselesi sadece bayramlar değil, bütün zamanlar için geçerlidir. Yeter ki biz bunun farkında olalım.

Müslüman olmak ne müthiş bir kazanç öyle değil mi? Hiç bir şey yapmasak bile bir birimizin yüzüne bakarak enerji yükleniyoruz. Peygamber Aleyhisselam buyuruyor ki; “Sizin hayırlınız, görüldüğünde Allah’ı hatırlatandır” (Süneni Darimi)

Elhamdülillah aklı başındaki hiç bir Müslümanın enerjisiz kalma ihtimali yoktur, arar ve bulur.

Bu anlamda bütün Müslümanların Kurban Bayramını bir daha tebrik ediyor, nice hayırlara ve zaferlere vesile olmasını niyaz ediyorum.