Tamamen haksızlık olmasın, Kemalizm’den önce de vardı alkol, kumar, az da olsa açıklık saçıklık. Fakat bireylerin kendi başlarına işledikleri birer günahtı bunlar.

Kemalizm’le birlikte bunlar yeni rejimin sütunları, kırmızı çizgileri, olmazsa olmazları oldu.

Şunu herkes kabul etmeli; aslında Kemalizm bir din olarak dayatıldı bu millete hem de İslam’a alternatif bir din, İslam’ın yerine kaim olması için ortaya konulan bir din.

Kemalizm denilen bu dinin pratiğe dökülmesinin en kısa yolu da özellikle içki ve örtüsüzlük olmuştur. Nasıl ki “salih amel” İslam’ın görünen yüzü ise, alkol almak ve örtüsüzlük de en kısa yoldan Kemalist kimlik ibrazıdır.

Rejimin anayasasında, rejimi ayakta tutan Kemalist partilerin tüzüklerinde bizzat yazılı olmasa da bu böyledir.

Alkol, özellikle rakı rejiminin temsil edildiği oturumların, genel kurulların, resepsiyonların rejimi yansıtan olmazsa olmazıdır.

Her ne kadar AK Parti iktidarında bu konumdan biraz uzaklaşılmışsa da  her şey bıçak sırtında, güçlü konumuna her an dönebilir.

Kumara gelince, Mili Eğitim ne kadar milli ise. Milli Piyango da o kadar millidir. İsimlerinin başında milli olmasa da totolar, lotolar, at yarışları da devletin güvencesi altındadır.

Örtüsüzlük Kemalizm’in üzerine oturduğu en kalın sütundur, görünen yüzüdür. Kemalizm ancak bu kadar çabuk tarif edilebilir. Bu öylesine önemlidir ki Kemalizm adına yapılan darbelerin, verilen ültimatomların ilk sebebi örtüdür.

Bunlara karşı mücadele veren kardeşlerimizin gözlerini korkutup morallerini bozmak değil maksadımız, amma şurası da bilinmelidir ki karşımızda duran rakibimiz; düzensiz bireyler değil rejimlerdir.

Birçok defa ifade ettiğim gibi başta Hıristiyanlık ve Yahudilik olmak üzere bugün hiç bir din bizim rakibimiz değildir ve olamazlar. Bizim rakibimiz ahlaksızlıktır, içki ve fuhşiyattır, nikahsızlıktır, ailesizliktir.

İşin acı yönü bütün bunlar düzensiz serseri bireyler tarafından değil rejimler tarafından temsil edilmektedir.