Siz bir yandan dünya mazlumlarının gözüne baktığı, İslam âleminin lideri, hele son günlerde neredeyse dünyanın tamamına yakınına sağlık elini uzatan bir Türkiye’yi konuşacaksınız...

Öte yandan kendi başı derdine düşmüş, girdiği krizlerden, kaoslardan bir türlü kurtulamayan küçücük bir Yunanistan’dan, onun Helenizm’inden korkacaksınız veya bu milleti korkutacaksınız.

Böyle bir korkuya kapılmak gerçekten çok utanç verici bir durumdur. Yok eğer korkma değil korkutmaysa bu da milleti aptal yerine koymaktır.

Bazılarını okuduğunuzda, dinlediğinizde zannedersiniz ki bir sabah uyandığımızda hem de yakın bir zamanda İstanbul Yunan askerleri tarafından işgal edilmiş, ismi Konstantinapolis oluvermiş... Bu yüzden aman ha aman her daim teyakkuzda olmamız gerekir...

Zaman zaman İstanbul üzerinden böyle bir hava estirilir.

Bunu yapanlar iddialarının doğruluğunu ispatlamak için de bolca malzeme bulabiliyorlar; Megalo-İdea, Helenizm düşüncesi, Yunanlıların Konstantinapolis idealleri, ilkokuldan itibaren çocuklarını böyle yetiştirdikleri söylemi vb. Bunların hepsinin doğruluk payı olabilir.

Fakat Allah aşkına hangi Müslüman böyle bir korku ve endişeyle başını yastığa koyuyor, hangi insanımız bir sabah uyandığında İstanbul’un Yunanistan tarafından ele geçirilme korkusuyla uyanıyor?

Tam aksine, bir sabah uyandıklarında ülkelerinin tamamının veya bir bölümünün Türkiye tarafından ele geçirilmiş olabileceğini düşünen Yunanlıların oranının daha fazla olduğu unutulmamalıdır.

Daha önemlisi, aklı başındaki Yunanlılar Türkiye’nin askeri bir işgalden ziyade krizlerle boğuşan Yunanistan’a el uzatarak yani iyilikle kendine bağlayabileceğinden endişe duymaktalar.

Eğer böyle anlamsız bir söylemle birileri bu millete milli şuur verdiğini zannediyorsa bilsinler ki bu milletin izzetiyle, onuruyla oynamaktalar, rencide etmektedirler.

Dört yüz yıl bu milletin hakimiyeti altında yaşamış, bu yüzden nice sosyolog tarafından bundan sonra artık kolay kolay devlet olamayacağı belirtilen bir Yunanistan’la tehdit edilmek insanımıza yapılmış büyük bir hakarettir.

Yok eğer bu korkutmayla gündem değiştirilmek isteniyor veya başka şeylerin üzeri örtülmek isteniyorsa onu da yemezler.

Ha, İstanbul’a veya bu ülkenin tamamına yönelik Batı kaynaklı tehditler yok mudur? Elbette vardır, buyurun konuşalım onları...