Kime söylüyorum bunu? Elbette öncelikle bugünkü yönetime, adaleti uygulamakla yükümlü olan devlete söylüyorum.
Bu İslam’ın bir hükmü olduğu gibi evrensel hukukun da bir kuralıdır.
Aslında İslam iyiliğin her türlüsünde acele etmeyi emreder. Bu sadece devlet yönetimindekiler için değil bütün Müslüman bireyler için böyledir.
Müslüman bir iyilik yapmayı aklından geçirdiği an, kalbinde böyle bir niyet belirdiği an onu hemen gerçekleştirmelidir. Çünkü onun bu niyetiyle birlikte şeytan devreye girer, söz konusu iyilikten vaz geçirmek için gereken bütün vesveseleri verir. Baktı tamamen vaz geçiremiyor bu defa “hele sonra yaparsın” diye B planını devreye sokar. Tabi sonunda yine tamamen vaz geçirmektir.
Ebeveynler bu kuralı uygulama işine evden, çocuklardan başlamalıdır. Eğer onlar bir ödülü hak etmişlerse, çocuk da bunun farkındaysa acele edilmelidir. Cezayı gerektiren durumlarda en azından biraz ertelenmelidir.
Biz asıl bu hususta devleti yönetenlere seslenelim; lütfen adalet konusunda acele edin, cezalandırmada yavaş olun.
Allah için söyleyin, adil olmanız için, adaleti yerine getirmeniz için neyi bekliyorsunuz, niye bekliyorsunuz? Zulme uğrayan birilerinin bir an önce zulümden kurtulmaları için niçin hemen ayağa kalkmıyorsunuz?
Bugün haksız yere zindanlarda yatan ne kadar masum olduğunu, onları dışarıda bekleyen ne kadar yavrularının ve yakınlarının olduğunu bilmiyor musunuz?
“Bunu yapabilmek için biraz daha güçlü olmak gerektiğini” fısıldayanlara diyoruz ki; ya, öyle mi? Ama sizi azıcık eleştirenleri aynı anda derdest etmek için hiç de güçlü olmayı beklemiyorsunuz, derhal soruşturma başlatıyor, içeri alıyor, kısaca gözünün yaşına hiç bakmadan cezalandırıyorsunuz?
Size karşı suç işleyenler için “hele biraz daha güçlenelim ondan sonra gerekeni yaparız” demiyorsunuz.
Şu mübarek günlerde Allah’ın merhametine ulaşmak gibi bir niyetiniz varsa şu gözyaşlarını dindirin artık. Yoksa bu işin sonu hiç hayır değildir vesselam.