Ben kısaca Paris diyorum, Roma diyorum, siz bütün bir Avrupa’yı anlayın.

Bu gidişle Avrupa’yı, Avrupa’nın sembol merkezlerini beyaz maske bürüyecek. Gerçi virüsün bulaştığı dünyanın her yerinde maske takılıyor ama artık merkez Avrupa oldu.

Maske insana az çok güven veriyor, takana da takmayana da... Zaten dünya genelindeki sağlıkçıların tavsiyesi üzerine takılıyor.

Hatırlarsanız başta Paris olmak üzere Avrupa Müslüman bayanların peçesine savaş açmıştı. Ne gariptir ki şimdi kendisi hem de erkekleri dahil peçenin beyazını takıyor. Ve kendisini ancak bu şekilde güvende hissediyor.

Biliyor musunuz, mü’min kelimesinin birinci anlamı iman eden demektir, ikinci anlamı ise emniyet ve güven veren demektir. Umarız Avrupa bu anlamda imanla ve mü’minle yeniden muhatap oluyordur.

Umarız ki bundan sonra Parisliler dışarıda karşılaştığı peçeli Müslüman bayanlardan dolayı bir güven duyacak. Hele bir de virüsten korunmanın birinci maddesi olan el yıkama konusuyla birlikte onların abdest alışlarını gözlerinin önüne getirdiklerinde ön yargılarından sıyrılacaklarını umarız. İsterse olmasın, kendilerinin bileceği bir iş.

Farkında mısınız, bu bir felâket ve ne savaşa benziyor ne depreme benziyor ne sel felâketine ne de tsunamiye benziyor. Bu felâketlerde genellikle olan garibanlara olurdu, onların evleri yıkılır ve canları yanardı. Savaşların birinci kurbanları her zaman günahsız çocuklar olurdu. Bir de son zamanlarda bizim aklımızın erdiği savaşların tamamı gariban ülkelerin topraklarında gerçekleşiyordu.

Bu felâket gecekondulardan başlamadı hatta oralara fazla bir uğramadı. Dünyanın meftun olduğu, bir kerecik olsun görmek için çırpındığı Paris’in, Venedik’in, Londra’nın turizm meydanlarını ıssız çöle çeviriverdi.

 Evet, bu felâket çocuklara hiç mi hiç dokunmadı sayılır. Batının şöhretlerini vurdu, sarayları vurdu, bakanları vurdu, eşlerini vurdu, zirvedeki futbolcuları vurdu.

Seviniyor muyuz? Asla! Bu felâketin bize ne yapacağını daha tam olarak görmedik. Fakat gönül ister ki Batı şu Müslüman düşmanlığından birazcık olsun vaz geçer, perişan ettiği gariban ülkeleri ve oralardan akıp gelen mültecileri birazcık olsun anlar.

Paris’e beyaz peçe, Roma’ya abdest tavsiye ederken elbette bizim de kendimize çekidüzen vereceğimiz konular, çıkarmamız gereken dersler olacaktır.