Müslüman bir erkeğin yanında hanımının makamı budur; Biz hanımlarımızı Allah’ın emaneti olarak aldık, Allah’ın adıyla onları kendimize helâl edindik ve Allah’ın emanetine ihanet etmeme konusunda defalarca uyarıldık.

En sonunda Veda Hutbesinde; “Kadınlarınız konusunda Allah’tan korkun, siz onları kendinize Allah’ın adıyla helâl edindiniz!” Nebevî öğüdüyle öğütlendik.

Ayrıca bu konuda bir de yarışa tabi tutulduk; “Sizin en hayırlınız eşlerine karşı hayırlı olandır.” Bu yarışı kaybettiğimiz an her şeyi kaybedeceğimizin bilincindeyiz.

Sonra biz cenneti hak ettiğimiz takdirde cennette de onlarla beraber olacağımıza iman ettiğimiz için bir birimizin kusurlarına katlanırız, hatta bir birimizin kusurlarına katlandığımız takdirde puan kazanacağımıza, cennetteki derecelerimizin yükseleceğine inanırız.

Evet, biz hanımlarımızı Allah’ın emaneti olarak aldık, bu emaneti gözümüz gibi korumak durumundayız. Gözümüzü ve gönlümüzü onlardan başkasına çevirmekten şiddetle yasaklandık, aksi takdirde bu işin cehennemde biteceğine inandık, eşlerimiz de aynı şekilde inanmışlardır.

Size gelince... Allah’ı bilmediğiniz, bilseniz de dinlemediğiniz için O’nun emaneti diye bir şey de kitabınızda yoktur. Kitap diyorum ama sizin için kitap nedir onu da bilemem. Durum böyle olunca, yani sizin için emanet diye bir şey olmadığına göre zannedersem ihanet diye de bir probleminiz yoktur, her şey serbesttir.

Siz eşlerinizi nereden ve nasıl bulursunuz, hangi gözle bakarsınız, ne kadar beraber olursunuz bilemeyiz.

Bizim hanımlarımız da kendilerinin Allah’ın emaneti olmasından şeref duyarlar ve bundan daha büyük bir makam bilmezler.

Lütfen hiç kimse müptezelce sürdürdüğü yaşantısının suçunu Aziz İslam’a sıçratmaya kalkışmasın.