Zaman zaman sözde de olsa tehlike anında bırakmak, terk etmek zorunda kalacaklarımıza dair hatırlatmalara muhatap oluruz.

Uçak yolculuğumuzda görevlilerden dinlediklerimiz arasında; tehlike anında yanımıza hiç bir eşyamızı almadan acil çıkışlara yönelmemiz istenir.

O an çantalarımız, valizlerimiz ve içindekileri hatırlarız, daha sonra da geride bıraktığımız yakınlarımızı.

Yükünden dolayı batma tehlikesiyle karşılaştığımızda gemiden denize atmak zorunda kalacaklarımızın, daha doğrusu yanımızda kalmasına karar verdiğimiz şeylerin listesini de arada gözümüzün önüne getirmekte fayda vardır.

“Bir adada yalnız başınıza kalmak zorunda olduğunuzda yanınıza alacağınız üç şey...” klasik sorusunu da buraya ekleyebiliriz.

Ülke olarak ekonomik bir kriz yaşıyoruz. Daha da önemlisi gerek Rusya’dan S-400 alımından dolayı, gerek Akdeniz’de yeni baş gösteren kriz ve daha birçok sebepten dolayı bu krizler uzun sürebileceği gibi daha etkin yaptırımlara muhatap olabileceğiz. Sıcak savaş ihtimalini daha bunun dışında tutuyorum.

Şu anda herkes karşı karşıya olduğu ekonomik krizi dile getiriyor. Hele iş dünyasının krizi bireylere hiç benzemiyor, büyük dağın büyük dumanı oluyor. Bireylere az çok öğütler verebiliyor, bazı tavsiyelerde bulunabiliyoruz, fakat iş çevrelerini sadece dinlemekle yetiniyoruz.

Elbette bu krizler herkes için aynı olmayabilir.

Fakat bütün durumlarda Müslüman bireyler olarak olmazsa olmazlarımızı, hatta; olmasa da olurlarımızı gözümüzün önüne getirmeli, daha sonra da pratik hayatta uyulamaya koymalıyız.

Biliyorum sözü çok uzattım, Müslümanın eşya karşısındaki konumundan, eşyayı azaltmasından, israftan uzak durmasından söz ediyorum.

İlla ki tehlike anında değil bütün zamanlarda Müslümanın eşyaya karşı müstağni olması gerekmez mi?

Hz. Ali Efendimiz bu konuda bizi uyarıyor: Unutmayalım ki insanoğlu mal sahibi ise malının bekçisi olmak durumundadır. Fakat ilim sahibi ise ilim onun bekçisidir.

Yolcuyuz, yükümüzü hafifletelim. İsterseniz şöyle bir göz atın, yolcular arasında en çok eziyet çekenler yanında yükü çok olanlardır. En rahat olanlar da yükü az olanlar, hiç olmayanlardır.

Şimdi bir daha düşünelim; olmasa da olur diyeceğimiz o kadar çok şeyimiz var ki, akılsızca kendimize yük ediyoruz, bir de onların bekçiliğini yapıyoruz.

Özellikle bayanlara sesleniyoruz.