Müslümanlar, biraz daha açalım, Siyasal İslamcılar olarak değişik bir sınavdan geçiyoruz.
Dünyanın birçok yerinde ve yaşadığımız bu ülkede iktidarla, koltukla, parayla, kadınla deneniyoruz, hatta ilk defa deneniyoruz. Ciddi anlamda dökülüyoruz, fire veriyoruz.
Bu arada izleniyoruz, gözler hep bizim üzerimizde. En ufak bir sürçmemizde emperyalizmin teorisyenleri kalemlerine sarılıp “Siyasal İslam’ın çöküşü” ve benzer isimler altında kitaplar yazıyor. Onlar kendilerine düşeni yapıyor, yadırgamıyoruz.
Fakat biz de bize düşeni yapmalı değil miyiz? Sadece emperyalistlerin düdüğünün öttüğü günümüz dünyasında perme perişan haldeki milyarlarca insan sığınacak güvenilir limanlar aramaktadır.
Müslümanlar işte böyle bir dünyada yeniden arz-ı endam etmektedirler. Yani bütün gözler onların üzerinde. Savrulup duran insanlık alemi güvenli bir şekilde kendisini kollarının arasına atabileceği bir sığınak arıyor. Bu sığınak İslam olabilir mi?
Böyle bir günde sahneye çıkan Müslümanlara düşen çok şey olduğunu biliyoruz ama bunlardan bir tanesini dikkatlerinize sunuyorum; adalet.
Aslında bütün peygamberler bunun için gönderilmişlerdir.
“Andolsun biz apaçık delillerle peygamberlerimizi gönderdik, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik ki insanlar adaleti ayakta tutsunlar...”(57/25)
Ve Son Peygamber de bunun için gelmiştir. Adalet ve hakkaniyetin neler olduğu bilinsin diye O’nun hayatında bir bir örneklendirilmiştir.
O dünyadan ayrılıp giderken, bu görev O’nun ümmetine bırakılmıştır.
“Ey iman edenler, Allah için yeryüzünde adaleti ayakta tutan hakkın şahitleri olun, velev ki kendi aleyhinize, anne babanızın, akrabalarınızın aleyhine de olsa...”(4/135)
Sözü uzatmayalım, en aşağıdan yukarıya doğru yetki sahibi olan herkesten ilk beklenen, özellikle Müslümanlardan beklenen ilk şey adalettir.
Tamam, Müslümanlar daha birçok sıfatlarla donanmalıdırlar. Fakat onların önemli bir kısmı Allah ile kendi arasındadır. Yetki sahibi Müslümandan diğer insanların ilk beklentisi adalettir, hakkaniyettir. İnsanlar bize diyor ki;
“Dindarlığınızı Allah’a gösterin, teheccüdlerinizi, gece namazlarınızı Allah’a gösterin, siz bize adaletinizi gösterin.”
“Zikirlerinizi, tövbe ve istiğfarlarınızı, tilavetlerinizi Allah’a gösterin, bize adaletinizi, hakkaniyetinizi gösterin.
“Recep ve Şaban oruçlarınızı, hatimlerinizi Rabbinize gösterin, insanlığınızı, dürüstlüğünüzü, adaletinizi bize gösterin...”
Evet, sahneye çıkan ve yetki alan Müslümanlardan insanlık bunları bekliyor.
Müslümanlar! Şimdi gözler hep sizin üzerinizde.
Sokağınızdaki, binanızdaki bütün gözler senin üzerinde, senin nasıl bir baba, senin nasıl bir eş olduğunu gözetliyorlar.
Ey Müslüman işverenler, Müslüman fabrikatörler! Gözler sizin üzerinizde, dikkatler size çevrilmiş durumda.
Ey dindar yöneticiler! Herkesin gözü sizin üzerinizde, kameralar hep size dönük.
İyi biliniz ki hiç birinizin İslam’a halel getirme, Müslümanlara leke sürme hakkınız yoktur! Bunun hesabını asla veremezsiniz!