Buyurun, şimdi de Hindistan cephemiz açıldı. Gerçi Pakistan’ın Hindistan’dan ayrıldığı günden beri bu savaş bitmemiş, düşük yoğunluklu bir şekilde sürüyordu ve arada bir yükseliş gösteriyordu.

Dikkat ediyor musunuz, Müslümanlar olarak bu durumda dünya nüfusunun tamamına yakınıyla problemli haldeyiz.

Elbette tamamıyla değil ama Hıristiyan dünyasının önemli bir bölümüyle, temsilcileri konumundaki güçlerle bitmeyen bir savaşımız var. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının yarım kalan hesaplaşmaları sürüyor.

Doğu Türkistan meselesinden dolayı Çin’i de karşı cepheye dahil ettiğiniz zaman dünyanın tamamına yakınıyla hem soğuk hem de sıcak savaş durumundayız.

Çeçenistan meselesini ister buzlukta duruyor sayın, ister Putin’in galibiyeti sayın, şimdilik o cephe iklimi gibi buzlukta.

Bu ümmet aynı anda bütün bu cephelerde savaşmak durumunda mıdır?

Tazelenen şu son cepheyi, Hindistan cephesini, Keşmir cephesini ele alalım.

Bu tehlike derhal söndürülmelidir. Ümmetin güçlerini doğuya kaydırması kesinlikle lehine değildir. Özellikle nükleer güce sahip bu iki ülkenin savaşması insanlığa hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, Müslümanlara da bir şey kazandırmayacaktır. Sadece Batı Emperyalizmini sevindirecektir. Ümmet enerjisini asla bu cephede tüketmemelidir.

Aslında Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılması konusunda bunun yanlış olduğu görüşünde olan Müslüman düşünürler olduğunu biliyoruz. Pakistan’ın da daha sonra bölünmesi…

Düşünebiliyor musunuz? Bir zamanlar Müslümanların rengine bürünmüş koskoca bir Hindistan şimdi o haliyle duruyor olsaydı, nüfusu Çin’den de büyük bir ülke…

Böylesi bir dünyada ümmeti yönlendirecek ciddi âlimlere, ciddi siyasilere ve teorisyenlere şiddetle ihtiyaç vardır. İhtiyaç duyduğumuz böyle seviyeli insanlar da çalışarak, okuyarak yetişecektir.

Aynı anda bütün cephelerde savaşan hiçbir güç, hiçbir devlet asla başarılı olamamış, çöküşleri mukadder olmuştur.

Allah’ın Rasûlü (s.a.v) Hudeybiye antlaşmasıyla güney cephesini emniyete almış, Kureyş’ten gelecek saldırılardan emin olduktan sonra kuzeye yönelmiş ve yeni fetihler yapmıştır.

İşin acı olan tarafı, İslam dünyasının bir birini kırdığı bir dönemde böyle hatalara hiç mi hiç tahammülü yoktur.

İnsan neredeyse cephelerdeki bütün düşmanlara seslenerek: “Siz zahmet etmeyin, biz bir birimizi öldürüyoruz, bir de sizin yorulmanıza gerek yok” diyesi geliyor.