Bir iddia, bir dava ancak bu kadar somut bir şekilde zıddına dönüşebilir.

Selefiliğin, daha doğrusu Vehhabiliğin bugün geldiği son noktayı ibretle ve dehşetle izliyoruz.

Her ne kadar düşüncelerinin kökenlerini selefi salihîne dayandırsalar da on sekiz ve on dokuzuncu yüzyılda Necid çöllerinden kaynaklanmış ve yayılmıştır.

Ortaya çıktığı günden bu yana Tevhid adına bu Ümmete çok büyük acılar yaşatmıştır.

Tevhid, bid’at ve hurafelerle mücadele adına hedefe sadece Müslümanları koymuş, türbelere, mezar taşlarına, sûfilere benzer düşünce mensuplarına savaşla geçmiştir Vehhabiliğin tarihi.

Eften püften sebeplerle ümmetin ana gövdesini karşısına almış, küfür cephesinin güçlendiği bir zaman diliminde Müslümanların her türlü enerjisinin içerde tükenmesine sebep olmuştur.

Vehhabiliğin tarihinde küfürle, kâfirlerle, haçlılarla, azgın emperyalistlerle savaş diye bir şey olmadığı gibi Suud etiketiyle devlet haline gelmeleri de bizzat İngiltere’nin desteği, himayesi ve ümmete karşı kışkırtmasıyla gerçekleşmiştir.

Bugün geldiği son merhalesini de acı ve ibretle izliyoruz.

Siyasi basiretsizliği, sanki küfür güçlerinin öncü kuvvetleri gibi nerede ortaya çıkarlarsa oraya emperyalizmin girişini acıyla izliyoruz.

Gelelim fikir ve düşüncelerinin tam anlamıyla iflas ettiği şu günlere.

Bugün yeryüzünde Allah Teâla’yı gazaba getiren en büyük çarpıklık Hıristiyanların inanç ve düşünceleridir.

Çünkü onlar şirki en somut bir şekilde icra ediyorlar. Rabbimiz de bunu cinayetlerin en büyüğü olarak nitelemektedir.

Kur’an-ı Kerim birçok haramı kötüleyerek dile getirir. Fakat hiçbir günah Allah’a çocuk isnat etmekten daha dehşetli gösterilmez.

 “Rahman olan Allah çocuk edindi dediler. Gerçekten çok iğrenç bir şey ortaya atmışsınız. Neredeyse  gökler bundan dolayı çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar çökecek! Rahman olan Allah’a çocuk isnat ettiler diye” (19/88-91)

Hıristiyan dünyasının bu cinayetiyle ilgili daha birçok ayet-i celile görürsünüz.

 

Tevhid adına kılı kırk yararcasına İslam Ümmetini mahveden Körfezin şu züppelerine bir daha bakmanızı istiyorum. Hıristiyan dünyasının lideri papa karşısında el pençe divan duruşları ne kadar da iğrençtir.

Bu soytarılara benzer resimler gösterseniz, bir üstad ve talebelerinin, bir şeyh ve müridlerinin o pozisyonda resimlerini gösterseniz “küfür, şirk” diye küplere binerlerdi, nitekim bunun nice örneğine şahid olmuşuzdur.

Ne kötü bir savruluş, ne büyük bir zillet!