Bir yılın sonu, yeni bir yılın başı olduğu için değil, sakin zamanlarımızda da bir Müslüman olarak hepimiz genel değerlendirmeler yaparız.

İslam âlemi olarak ne durumdayız, nereye doğru gidiyoruz, içerisinde bulunduğumuz mevcut durumdan nasıl ve ne zaman kurtuluruz diye düşünmek zannedersem Müslüman olmamızın da bir gereğidir.

Böyle bir muhasebeyi Batı`nın, Hıristiyan âleminin baskın olduğu günümüz dünyasında, özellikle her şeyin yılbaşına, Noel`e kendini kaptırdığı bir günde yapmak biraz daha elzem hale gelmektedir.

Dünya genelinde Müslümanlar olarak durumumuzun iç açıcı olmadığını söylemeye gerek yok.

Fakat bilinmesi gereken bir şey varsa bu günlere birden bire gelinmedi. Bunun için belki en azından dört beş yüz yıl geçmişe gitmemiz gerekir. Yani şu anda yaşamakta olan Müslümanlar olarak tek suçlu biz değiliz. Bizden bir önceki nesil bizlere mükemmel bir emanet teslim etmiş de biz o emaneti yere düşürüp kırmış, kirletmiş değiliz.

Bizler emperyalist batının egemen olduğu bir dünyaya gözlerimizi açmışız. Meydanların heykellerle dolu olduğu bir ülkede gözlerimizi açmışızdır.

Buna rağmen biz hiçbir zaman karamsar olmadık ve ümitsiz de değiliz.

Noelleriyle zirveye ulaşan bir Batı`yla Hıristiyanlık aynı paralelde mi gidiyor sanki? Evet, bütün bir dünyada Noel rüzgârları esiyor ama öte yandan da kiliseler sonuna kadar boşalmaya devam ediyor.

Bir başka önemli gerçek de, bunca şikayetlenmemize, eleştirmemize rağmen İslam`dan daha hızlı yayılan bir din gösteremezsiniz.

Aslında günümüz Müslümanlarına Rabbimiz bir şey öğretiyor; geçmiş asırlarda olduğu gibi İslam sadece askerî, siyasî ve ekonomik üstünlüklerle birlikte yayılmaz, bugün görüldüğü üzere bu konularda geri olduğu dönemlerde de yayılır. Yani Müslümanlar hem bombalanır, hem katliamlara uğrar, ülkeleri işgal edilir ve hem de en çok onların dinleri yayılır.

Böyle olunca hiçbir Müslüman davet yükümlülüğünü askeri, siyasi ve teknolojik üstünlüklere ulaşacakları günlere erteleyemez.

Bir başka gerçek daha ortaya çıkıyor. İslam bizim böyle bir durumda hızla yayıldığına göre acaba bizim neyimiz onlara cazip geliyor? Dışımızdaki dünyada eksik olan nedir?

Veya günümüz dünyasına Müslümanlar ne verebilir, neler sunmalıdır?

İnşaallah bu konuya daha sonra temas ederiz.