Biz söze iman ettik, işittiğimize iman ettik. Gördüğümüze değil duyduğumuza ve işittiğimize iman ettik.

“Ey Rabbimiz, doğrusu biz ‘Rabbinize iman edin` diyerek imana çağıran bir davetçiyi işittik ve iman ettik..” (3/193)

Sadece bugünün iman edenleri değil, bizden önceki ilk gün iman edenlerimiz de aynı şekilde işittiklerine iman etmişlerdir.

Gördüklerine değil. Yani bizden öncekiler bizim görmediğimiz fazladan bir şeyler görüp de öylece iman etmiş değiller.

Zaten bir insanın gördüğü bir şeye iman etmesi söz konusu değildir, ondan için “gördüm” der, inandım kelimesini kullanamaz. Bir insan bir şeye bakarken, bir manzarayı seyrederken “Ben şimdi karşımda bir manzara olduğuna, gözümün önünde bir otomobil olduğuna inanıyorum” diyemez, bu dilbilgisi kurallarına aykırıdır.

Biz yine imana dönelim. Bizim imanımızın varıp dayandığı bir tek nokta vardır; Biz Muhammed Aleyhisselam`ın söylediklerine, onun ağzından çıkanlara inanıyoruz, iman ediyoruz vesselam. Kur`an`a imanımız da böyledir. “Bunları bana Rabbim söylüyor, bunlar Rabbimin söylediği ayetlerdir, onun kitabıdır” demiş biz de inanmışızdır.

Yoksa hiç birimiz ne Rabbini görmüştür ne Cebraili görmüştür ne kıyameti ne de cennet ve cehennemi görmüştür.

Gelelim asıl söylemek istediğimize. Biz bu Söz`ü bizden sonrakilere de söz olarak taşıyacağız. İman adına bizim kimseye bunun dışında gösterebileceğimiz fazladan hiç bir şeyimiz de yoktur ve daha da önemlisi bizim için yeterlidir de.

Bize düşen bu sözü güzel söylemek, güzel aktarmaktır.

Konuyu biraz daha somutlaştıralım. Başta Peygamber Sevdalıları olmak üzere Türkiye`de bir çok camia her yıl Meal ve Siyer yarışması düzenlemektedir. Bunun yanında başka bir yarışma daha teklif ediyorum;

“Peygamber ve Ashabını Anlatma Yarışması”

Bu yarışma yazılı değil, bizzat canlı, sözlü bir yarışma olsun. Allah`ın Rasûlünü ve ashabını sahih kaynaklara dayanarak en güzel bir şekilde anlatma yarışması yapılmalıdır.

Her şehir kendi bünyesinde yaptıktan sonra ülke genelinde final yapılmalıdır.

Tabi bundan önce katılımcılara bolca seçenekler sunulmalı, ilim ehlinden ve özellikle dil ve diksiyon uzmanlarından jüriler oluşturulmalıdır.

Zira biz şuna inanıyoruz. Teknoloji istediği kadar ilerlesin sözün gücüne asla alternatif olamayacaktır. Olsa olsa Söz`ün iletişimine katkıda bulunabilir. Önemli olan o sözü söyleyebilmektir.

Söz yerini bulacaktır. Çünkü Allah (cc) insana beyanı, güzel söz söylemeyi, sözü güzel söylemeyi öğrettiği gibi söyleneni en güzel bir şekilde anlama yeteneğini de bahşetmiştir.