Susmanın hikmetlerini hepimiz az çok biliriz ve bu konuda çoğumuzun söyleyeceği bir şeyleri de vardır. Bakın anında tuzağa düşüyoruz, susmanın hikmetlerini dile getirme adına yine konuşmaya, yazmaya yelteniyoruz. Demek ki susmak öyle kolay bir şey değilmiş.

Susma işini fiiliyata geçirmekten söz ediyorum. İnsanımızın gerek ülke ve bir nebze de dünya gündeminden haberdar olduğu için ortamı müsait bulan herkes konuşuyor. İşte o an konuşmamak gerçekte güzel bir şey, özellikle bir şeyler bildiği halde konuşmamak.

Seviyesiz gündemlere susarak katılmamak bizzat mutluluğu tatmaktır. Susarak kazandığınızı bazen oradaki muhataplarınız bile fark ederler.

Tefekküre daldığınız bir zamanda bırakınız konuşmayı başkalarının konuşmasına bile tahammül edemezsiniz. Her şey bir anda berbat olur, kafanızdaki kurgularınız bir anda yıkılır gider.

İnsanın konuşmaktan kaçındığı ortamlar olduğu gibi dinlemekten nefret ettiği ortamlar da olur, olmalıdır da.

Hacca gidenlere, umre yapanlara en çok tavsiye ettiğim şeylerin başında bu gelir; aman ha, tavaf veya namazdan sonra mescidin bir tarafına çekildiğinizde sakının eş dost ve tanıdıklarınızla birlikte olmayın! O dost ve hemşerilerinizi her zaman bulabilirsiniz ama Kâbe`yi ve Mescid-i Nebevi`yi her zaman bulamazsınız.

Böyle zamanlarda dilini bilmediğiniz diğer cemaatin arasına katılmak çok daha hayırlı olmaktadır.

Sadece bu iki yer değil hayatımızın birçok noktasında kulaklarımızı dinlendirmeye çok ihtiyacımız vardır. Bakmayın kulağımız dediğime, ruhumuzu, kalbimizi, beynimizi dinlendirme diyelim.

Rabbimiz bize cennetini tanıtırken en çok dile getirdiği yönü; orada hiç bir boş sözün hiç bir yalan sözün, hiç bir günah sözün olmayacağını belirtmektedir. Bunun ne muazzam bir nimet olduğunu daha bu dünyada iken kötü söz dinlemekten kaçınanlar, lüzumsuz ve boş konuşmalardan rahatsız olanlar bilirler.

Bu durumda diyebiliriz ki insanoğlu neyi dinleyip neyi dinlememe tercihini iyi kullanmak suretiyle bu dünyasını cennete çevirme imkanına sahiptir.