Dikkat ederseniz “Aman ha aramız bozulmasın!” cümlesi artık dış siyasetin temel taşlarından biri olmuş durumda.
Cemal Kaşıkçı olayı nasıl neticelenirse neticelensin Suudi Arabistan ile aramız bozulmasın düşüncesi şimdiden dillendirilmeye başlandı bile. Öyle ya, beş vakit namazımızda yöneldiğimiz Kıblemiz orada, Allah`ın Resulü orada, İslam orada doğmuş, haccımız orada, umremiz orada ve bütün bunların yanında milyarlarca dolarlık ticaretimiz, turizmimiz orayla.
Suriye siyasetine ta baştan beri bu noktadan yaklaşanlar ve bu konuda haklı çıktıklarını iddia edenler olduğu gibi şimdi de Suudi Arabistan`la hatta bütün komşularla, başta ABD ve Avrupa ülkeleriyle köprülerin yıkılmamasını isteyenlerin elbette haklı yönleri vardır.
Aslında devletler arası siyasette böyle olduğu gibi kendi küçük dünyamızda da, ticari ilişkilerimizde de böyle değil miyiz, “aman dikkat, aramız bozulmasın` diye düşündüğümüz olmaz mı?
Durum böyle olunca kim kalkıp da aramız bozulursa bozulsun diyebilir?
Fakat biz yine de söyleyeceğimizi söyleyelim; “Aman ha aramız bozulmasın” sözünün altında koskoca bir münafıklık, buram buram madde ve para ilişkileri yatmaktadır. Hiç bir zaman hakkın, hakikatin tecelli edeceğini ifade eden bir söz değildir.
Belki şòyle düşünenlerimiz olabilir; “Aman ha aramız bozulmasın” cümlesinin arkasında kitlelerin de çoğunluğunun menfaati vardır. Tamam, bu arada bazılarının aleyhine durumlar olabilir ama çoğunluk önemlidir
Bir başka husus; aman ha aramız bozulmasın denirken müslüman halkların aralarının bozulma endişesi yatmıyor. İktidarların, kralların, yöneticilerin, biraz da ticari tarafların aralarının bozulması kast ediliyor.
Yoksa Suudi yöneticilerinin Cemal Kaşıkçı`nın katilleri olarak netleşmesi hiç bir zaman Arabistan müslüman halkıyla Türkiye insanının arasını bozmayacağı gibi despotları başlarından def etme konusunda kenetlenmeye bile vesile olur.
Her neyse, Cemal Kaşıkçı olayı aslında büyük bir dönüm noktası, Suud – BAE – ABD- israil ilişkilerini yeniden dizayn etme fırsatı için bir potansiyel ihtiva ettiği halde “Aman ha aramız bozulmasın” şeklinde neticeleneceği kanaatindeyiz.