Geçmişi, özellikle kendi geçmişimi fazla bir özlemem.
Fakat bazı konularda ister istemez geçmiş günleri hasretle aradığımız oluyor.
Ne güzel günlerdi. Bir biz vardık ve bir de karşımızda laik rejim vardı, laik rejimin savunucuları vardı, laik rejimin kolluk kuvvetleri vardı, generalleri vardı, laik rejimin yargısı vardı, Yekta Güngör`ü vardı, Vural Savaş`ı vardı, Nusret Demiral`ı vardı. Laik rejimin Kemal Gürbüz`leri, Kemal Alemdaroğlu`ları, Nur Serter`leri vardı.
Laik rejimin medyadaki kalemşörleri vardı, Çetin Emeç`leri, Oktay Ekşi`leri, Altemur Kılıç`ları, Çölaşan`ları vs. vardı.
Gerçek söylüyorum, ne güzel günlerdi o günler. Durduğumuz noktadan emindik, attığımız adımdan emindik, yazdıklarımızdan ve konuştuklarımızdan dolayı asla bir tereddüdümüz yoktu. Her birimiz bedel ödemeye hazırdı.
Şimdi korkuyoruz, hem de Müslümanlardan korkuyoruz. Bu ülkenin âlimlerinin ve aydınlarının böylesine korku içerisinde olduklarını daha önce hiç görmedim.
Konuşurlarken korkuyorlar, yazarken korkarak yazıyorlar. Başkalarından değil, laiklerden değil, kendileri gibi Müslümanlardan korkuyorlar. Korkmakta da haklılar. Çünkü etraflarına şöyle bir bakıyorlar, herkes pusuya yatmış onları suçüstü yakalama peşinde. Daha doğrusu yaftalama, damgalama, etiketleme peşinde.
Durum böyle olunca bu ülkenin alimleri de aydınları da içindekileri söyleyemiyor, inandıkları gibi yazamıyor.
Düşünebiliyor musunuz, âlimlerin ve aydınların sustuğu veya kuş diliyle konuştuğu bir ülke ne zavallı bir ülkedir.
Birileri ellerinde damgalarıyla pusuya yatmışlar, ulemâyı ve aydınları hainlikle, vatana ihanetle, fetöcülükle, modernistlikle, mezhepsizlikle, tarihselcilikle, şiilikle, selefilikle ve daha nelerle nelerle damgalama yarışına girmişler.
Böyle bir havada hak adına kim ne konuşabilir, kim ne yazabilir?
Yemen`de sadece son günlerde yüzlerce yavru katlediliyor, korkudan sesimizi çıkaramıyoruz. 23 yıldan bu yana karakollara götürülüp de bir daha göremedikleri evlatlarını arayan analara yapılanlar için bir çift söz edemiyor, bir iki satır yazamıyoruz.
Ulema ve aydınlar bu korku çemberini kıramadıkları müddetçe kendilerine asla itibar edilmeyeceği gibi bu ülkeyi de iyi bir akıbetin beklemediğini söyleyelim.