Sosyolojik açıdan ispatlamış, kesin bir delile dayandırmış değilim ama, her ne zaman şehrimin caddelerinde bir yabancı görsem artık büyük bir şehrin, bir büyük ülkenin mensubu olduğuma inanıyorum.

Elhamdülillah biz de sığınılacak, güvenilecek bir ülke ve toplummuşuz diye ciddi bir güven duyuyorum.

Gelenler ister öğrenci olarak gelsinler, ister işçi olarak veya iş sahibi olarak gelsinler, isterse sığınmacı, mülteci olarak gelsinler, bunu kendi adıma bir şeref kabul ediyorum.

Çarşıda pazarda, iş aleminde ne kadar yabancıyla karşılaşsam kendimi sosyal açıdan o kadar güvende hissediyorum.

Birilerinin itham ettiği gibi söz konusu bu yabancılar isterse hünersiz, kalifiye olmayan, kültür düzeyleri düşük kişiler olsa benim için hiç değişmiyor. Ben biliyorum ki gelen herkes rızkıyla birlikte gelmektedir.

Ciddi medeniyetler her daim göçlerle kurulmuş ve gelişmiştir. Eğer bir memlekete dışardan yabancılar gelmiyorsa veya o memleketin insanı dışarı çıkmıyorsa, gurbete gidip gelmiyorsa iyi biliniz ki o köyün, o kentin, o ülkenin geleceği yoktur.

Fıkhın kurallarından birisi de belirli bir hacimdeki akmayan suyun temizleyici hükmünün kaybolacağıdır. Keramet akan sudadır.

Aslında söz konusu yabancıların kimlikleri de çok önemli değildir. Fakat üstelik bu yabancıların önemli bir bölümünü Müslümanlar oluşturuyorsa, Afrikalılar oluşturuyorsa işte o zaman Ümmet kelimesi bizde bir canlılık kazanıyor.

Ümmet adına bunca okuyup yazma ve konuşma bir yana ümmetin fertleriyle iç içe olmak bir yana.

Hayatımızın her alanında onlarla karşılaşmak, karşılaşmaktan da öte onlarla iç içe olmak ufkumuzu öylesine genişletiyor ki, daha önce tahayyül bile edemediğimiz fikir ve düşünceler hayat buluyor bizde.

Fakat ben yine başa döneyim. Günümüz dünyasında, savaşların, ticaretin ve daha başka sebeplerin bize getirdiği bütün yabancıları hayatımızın bir zekâtı ve güveni olarak görüyorum.

İyi düşünürsek onların bizlere çok şeyler kazandırdığının farkına varırız. En azından durup dururken bizlere ensar makamına yükselme şansı verdiler.

Biliyor musunuz, ensar makamına yükselebilmek için çok büyük erdemlerle donanmak gerekirdi.

Allah`ın sunduğu bu müthiş makamı maalesef nasipsizler, ‘pis yabancı` gözüyle bakanlar kaybetmişlerdir.

Elhamdülillah biz onları çok, hem de çok seviyoruz.