Ülke gündemine zaman zaman af konusu gelir, zaman zaman da idam konusu. Bugün olduğu gibi bazen de ikisi birden gündem olur.

Her ne kadar af konusu toplumsal bir talep olmaktan ziyade sayın Bahçeli tarafından gündeme getirilmişse de idam konusu çocukların karşı karşıya olduğu iğrenç tecavüz ve hunharca öldürülmeleri sebebiyle toplum tarafından gündeme getirilmektedir.

Tevhidî düşünceye sahip Müslümanlar olarak öncelikle idamla kısasın bir birinden ayırt edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Bizler Müslümanız, İslam`da da kısas olduğuna göre elbette idama evet deriz düşüncesi ne kadar sağlıklıdır?

Öncelikle kısas ve diğer had cezaları İslam Devletinin uygulamak durumunda olduğu hukuki cezalardır.

İdam ise her devletin uygulayabileceği bir cezalandırmadır.

Efendim isimleri ayrı olsa da neticede ikisi de ölüm cezası değil mi, fark etmez diyebilirsiniz ama fark eder, hem de çok fark eder.

Her şeyden önce İslam devleti kendi eğitiminden geçirmediği, kendi terbiyesinden, kendi tornasından geçirmediği insanını İslam`ın cezasıyla cezalandıramaz.

Onun içindir ki bütün hadler ve cezalar İslam`ın en son yıllarında uygulanmaya başlanmıştır.

Avrupa Birliğine üyelik durumundan dolayı her ne kadar Türkiye`de idam cezası kaldırılmış durumda olsa da laik, seküler, ulus devletlerin birçoğunda idam cezası vardır.

Ve şimdi bazılarımız idam cezasını yeniden talep etmektedir. Hunharca işlenen cinayetlere ve tecavüz olaylarına bakarak büyük bir kısmımız “kesinlikle bunları asacaksın, kurşuna dizeceksin” düşüncesindeler.

Ve bu talebin elbette haklı yönleri de vardır. Fakat Türkiye gibi ulus ve laik bir devletin ceza hukukuna idam bir girdi mi daha sonra seyredin siz gümbürtüyü.

Belki ilk etapta herkesin gözünün önüne çocuk katilleri ve tecavüzcüler gelecek ama daha sonra kapsam alanı genişleyecek, daha da kötüsü yönetime gelen, yetkiyi elinde bulunduranlar bunu istedikleri gibi uygulayacaklar.

Laik Türkiye devletinin idam konusunda geçmişteki sicili hiç ama hiç iyi değildir. Bütün katliamlarını idam cezasını infaz adına yapmıştır.

Konuyu isterseniz daha da basitleştirelim, toplumun çeşitli kesimlerine “Kimler idam edilmelidir?” diye bir soru yöneltelim, hatta bir isim listesi isteyelim.

Herkesin bir birini “vatan haini, devlet düşmanı” ilan ettiği bir Türkiye`de önünüze gelecek idam listeleri sizi çok şaşırtacaktır.

Korkarım ki en sonumda “asacaksın bunları” diyen idam talepçilerine gelecektir sıra.