Diyarbakır konuşmasında dile getirmek için aldığım notlardan birisi de adalet konusuydu. Seydalarımızla, hocalarımızla yaptığım müzakerede bunu dile getirdim.

Adalet kimden istenir? Elbette gücü ve kuvveti elinde bulunduranlardan istenir, iktidarı elinde bulunduran muktedirlerden istenir. Bakmayın siz imamlarımızın her Cuma hutbenin sonunda emeklilere, ihtiyarlara ve zavallı insanlara “Şüphesiz Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara yardım etmeyi emreder...” ayetini okuyup durduğuna. Bilmiyor, o anda camide adaletle hükmetme konumunda olan kaç hakim, kaç savcı, kaç bakan, kaç müdür ve kaç zengin ve iş adamı var? Bu da bizim ayrı bir derdimiz, neyse geçelim.

Söylediğim gibi konuşmamda adalet konusuna yer ayırmıştım ve kimden isteyeceğimi, kimi muhatap alacağımı biliyordum. Fakat muhterem seydalarımdan birisi uyardı, vazgeçirdi. Yanlış anlaşılacağını söyledi. Eğer yine de dile getireceksem bazı düzeltmeler yapmam gerektiğini söyledi.

İyi dikkat etmem gerektiğini, şu anda durmadan adalet isteyenlerin kim olduğuna bakmamı, aksi taktirde bizim de onlarla beraber görüneceğimizi söyledi. Allah razı olsun, ben o kadar dikkat etmemiştim.

Şu anda ‘adalet adalet` diye bağıranlara baktığımızda bunların büyük bir bölümünün dünkü zalimler olduğunu göreceksiniz. Hatta şu anda da öyle fazla bir zulüm ve haksızlığa uğradığı da söylenemez.

Allah`a sığınırız, adalet talep ederken, haksızlıkları dile getirir taraf tuttuğumuz, sadece kendi meşrebimizi düşündüğümüz anlaşılmasın.

Fakat bir şeyi dile getirirken ortaya koyduğumuz tavrın kimin işine yaradığına, kimin gelir hanesine kaydedildiğine iyi dikkat edelim. Yok eğer böyle bir tongaya düşmeden becerebiliyorsak yapalım.

Konuşmamda yine de adalet konusuna temas etsem de bir yerlere çekilmesine fırsat verecek bir açık bırakmadığımı sanıyorum.

Mesele sadece adalet talebi değil birilerini eleştirirken bizimle beraber eleştiren başka kimler var, farkında olmadan biz kimin safında yer almış oluyoruz, bu konuda gerçekten uyanık olmalıyız. Siz bu konuyu daha genişletebilirsiniz.

Gelelim asıl meseleye, Diyarbakır`daki etkinliğe. Elhamdulillah bu kadar muhteşem olabilirdi. Uzun uzun düşündüm, bu mesele bir aşk ve heyecan meselesidir. Bu sevdayı yıllardır bu şekilde katlana katlana haykırmayı başka bir şekilde ifade etmek imkansızdır. Demek ki bu aşk ve heyecan apayrı bir şeymiş ve her yerde herkeste bulunmuyormuş, vesselam.