İnsan rağbet ettiği şeyle değer kazanır. Belki farkında değiliz ama hepimizin böyle bir terazisi vardır.

Küçüklerimiz üzerinden bu meseleyi biraz daha iyi idrak ederiz. Bazen onların kavga ve nizaına şahid oluruz, kavganın sebebini öğrendiğimizde içlerinden biraz akıllı ve olgun gördüğümüze; “sana yakışıyor mu, bu küçücük şey için kavga etmeye değer mi?” deriz.

Fakat bazen koca koca adamların da böyle basit şeyler için çekişmelerine rastlarız da gerçekten garibimize gider, ayıplarız, kınarız.

İnsanları rağbetlerine göre değerlendirirken genellikle hep dünyayı ölçü alırız, hatta bunun için bir kalıp kullanırız; büyük oynamak. Anlatmak istediğimizi bu deyimle daha güzel anlatırız; büyük oynayacaksın azizim. Çokça duymuşsunuzdur bu sözü. Yaptığın işin en iyisine, en büyüğüne teşviktir.

Fakat hep dünya için söylenir, hiç kimsenin aklına dünyadan başka bir şey gelmez.

Büyük oynamak çoğu insan için heyecan uyandırır. Fakat iyice düşündüğümüzde altı üstü dünyadan ibaret değil midir?

Halbuki insan oğlu Allah`a rağbet etmeli değil midir? Hani demiştik ya; insanoğlu rağbet ettiği şeye göre değer kazanır diye.

“Ve ilâ rabbike ferğab” diye Rabbimize rağbet etmekle emrolunmadık mı?

İşte bu gece rağbet, reğaib, rağbetlerimizi gözden geçirme gecesidir.

Tercihlerimizi bir bir gözümüzün önüne getirmeliyiz ve bize yakışan bir tercihte bulunmalı, Allah Teâla`yı tercih etmeliyiz.

Varın siz şimdi Allah`a rağbet edenlerle başka şeylere rağbet edenleri bir biriyle kıyaslayın. Gerçekte büyük oynamak ne demekmiş iyi düşünün.

Evet, büyük oynayacaksın azizim, hem de çok büyük.

Bu anlamda Regaib geceniz mübarek olsun, zengin ve bereketli olsun, her şeyden öte bir dönüm noktası olsun.