Allah`ın adıyla

Okullar yarıyıl tatiline girdi, çocuklar bu tatil döneminde camiye davet ediliyor. Güzel bir şey. Çocukların camiye gitmesi ve orada Kur`an dersi alıp dinlerini öğrenmesi, hem kendileri açısından hem de toplumun geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü camideki havayı teneffüs ederek büyüyen çocuk ile camiden tamamen kopuk büyüyen çocuk arasında çok büyük farklar vardır.

Ancak görüyoruz ki Diyanet`in camilerde çocuklara ders verilmesi ile ilgili ilan ve davetleri, hep okulların tatil olduğu dönemlere denk gelmektedir. Bu, imamların camideki hareket tarzı ve çalışmalarına da yansımaktadır. Sanki okullar açık iken çocuklar camiye gidemez gibi bir anlayış oluşmaktadır. Bu yüzden pek çok cami imamı, okulların açık bulunduğu zamanlarda camiye giden çocuklara ders vermemekte, hatta engel olmaktadır.

Camiler konusunda şunu biliyoruz ki; camiler halkın malıdır, hiçbir kurumun veya hiçbir şahsın malı değildir. Ancak Devlet`in işleyişi gereği Diyanet tarafından camilere imam ve müezzin atanmaktadır. Dolayısıyla imam ve müezzinler üzerinden bir yandan camideki hizmetlerin görülmesi diğer yandan caminin kontrolünün sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak bu, caminin İslam`daki yerine, misyonuna ve tabiatına uygun olmalıdır.

İslam tarihine baktığımız zaman, camilerin; hem kuruluş amacı açısından hem de yüklendikleri misyon açısından toplumda çok önemli görevler icra ettiğini görmekteyiz. Rasulullah (sav) Medine`ye hicret ettiğinde yaptığı ilk işlerden biri cami inşa etmek olmuştur. Rasulallah (sav) döneminde olsun, halifeler döneminde olsun, fethedilen yerlerde yapılan ilk işlerden biri, yine oralara cami inşa etmek olmuştur. Nitekim camiler; Müslümanların buluştuğu, tanıştığı, kaynaştığı, yardımlaştığı, birlikte Allah`a ibadet ettiği, taziye, mevlit ve nikah gibi birçok dini etkinlikleri icra ettiği, netice itibariyle kardeşlik ve vahdetin tecelli ettiği kutsal mekanlardır.

Rasulullah (sav) döneminde camiler; Müslümanların dinlerini öğrendiği, Kur`an ve Sünnetin tedrisatının yapıldığı mekanlar olmakla birlikte, Müslümanların genel meselelerinin görüşüldüğü, savaş için hazırlıkların yapıldığı, dışarıdan gelen heyetlerin kabul edildiği mekanlardı. Yani Rasulullah (sav) döneminde camiler; hem medrese, hem hükümet konağı, hem karargah ve hem de ibadet mekanıydı.

Camilerin bu fonksiyonu, Osmanlı döneminde de devam etti. Cumhuriyetin kurulmasından sonra bazı fonksiyonlarını kaybettiyse de 1980`lere kadar memleketin birçok yerinde, özellikle de Kürdistan bölgesinde cami ve medrese hep iç içe oldu. Caminin avlusunda veya hemen bitişiğinde medrese bulunur ve medresede talebeler kalırdı. Eğitim ve ibadet iç içe olurdu. Neredeyse içinde ders olmayan cami bulunmazdı. Onun için her camide, faqi olarak adlandırılan talebeler bulunur, bu talebelerin gıda ihtiyacı mahalleli tarafından karşılanır, talebe okutmayan imama iyi gözle bakılmaz ve çoğu kere arkasında namaz kılınmazdı. İmamlar da kendilerini buna mecbur hisseder ve talebe okuturdu. Her gün camilerde imamlar tarafından halka dini sohbetler yapılırdı. Genellikle bu sohbetler ikindi namazının ardından olurdu. Her imam, aynı zamanda camisinin bulunduğu mahalle sakinlerine karşı sorumluluk taşırdı. Camiye gelmeyenleri, çocuklarını camiye getirmeyenleri uyarır, mahalledeki sorunları hallederdi. Kısacası cami ve imam, mahalledeki çekim merkeziydi. Bugün ise camiler, sadece namaz kılınan mekanlar haline getirilmiş.

İşte tüm bu konularda Diyanet`in büyük sorumlulukları vardır. Camilerle ilgili yetkili kurum olduğu için camileri asli fonksiyonuna kavuşturma konusunda çalışmalar yapmalıdır. Çocuklar sadece okulların tatil olduğu zamanlarda değil, tüm zamanlarda camilere gidebilmeli, orada Kur`an dersi alabilmelidir. Cami imamları günlük olarak cami cemaatine dini sohbetler yapmalıdır. Dolayısıyla camiye giden insanlar, gittikleri camide dinlerinin gereklerini öğrenmelidir. Bu, sadece cumadan cumaya olmamalıdır. Bütün bunlar konusunda Diyanet`in adım atması ve resmi statü kazandırması gerekir.

Müslümanlar da camilere sahip çıkmalı, namazlarını camilerde cemaatle kılmaya özen göstermeli, çocuklarını camiye gönderip Kur`an dersi almalarını sağlamalı ve üzerinde durmalıdır.

Unutulmasın ki camiler Allah`ın evleri ve Müslümanların kutsal mekânlarıdır.

Allah`a emanet olun.